1 Ekim 2010 Cuma


Son bir çaba gösterip kendini sevdirmeye çalışıyordu bu şehir toprak kokusunu içime çekmemi sağlayarak. Yatağımda son kez yatıyordum, bundan sonraki uykularım misafir adı altında olacaktı. Rüzgar ılık ılık esip bütün vücudumu şefkatli bir şekilde okşuyordu.

Annem benden gizlice ağlıyordu, farkındaydım. Onunla hiç konuşmadığım kadar konuşmuştum son birkaç gün içinde. Konudan konuya atlıyordum, onun anlattığı şeyle alakasız bir cevap veriyordum ve her seferinde de almayı unuttuğum şeyler geliyordu aklıma.

Diş fırçamı yerinde bırakmıştım. Bu, geri döneceğim anlamına geliyordu.

Ve bu şehir gidişime ağlıyordu sanki.

http://fizy.com/#s/1d7dg8

Asteriks

4 yorum:

Miss Austen dedi ki...

Ağlarım ben o zaman..

Fareli Köyün Kavalcıları dedi ki...

Ağla o zaman.

Fındıklı kurabiye dedi ki...

Beni de ağlatacaksınız durun.

Fareli Köyün Kavalcıları dedi ki...

Odunlar ağlamaz.