27 Aralık 2010 Pazartesi

Oda arkadaşımdan yakınırdım hep etrafımdakilere.
"Off niye böyle, ayy ne biçim ya, aman yaa şuna bak." vs. Ama özel bi gıcığım yok kendisine, yani ne samimiyim ne de kavgalı.
Bi kaç gündür odada değil ve gerçekten çok zor tek kalmak. Yalnızlığı sevmem ben, hem de hiç sevmem. Bi "Günaydın" bi "İyi akşamlar" duymak isterim. Bir an önce gelse de sıkıntım geçse diyorum artık.

------

Bugün Asteriks ve Zaman Kaybı ile bi oyun oynayalım dedik. Unutmamız gereken insanlar var. Gece 12'ye kadar adlarını anmayalım, anan herkese çay alsın dedik. Tamam dedik. İlk yanan ben oldum ve ikinci de :) Hatta pencereden dışarı bakarken neredeyse üçüncü yanan da ben olacaktım. Sonra baktım bu iş böyle gitmiyor amaaan bozuyorum yeminimi dedim ve hepsinin adını söyledim tek tek ve rahatladım. Ha bu arada bi de oyunbozanlık yaptım ve kimseye çay almadım. :D

------

Bugün bi insan hakkında son kararı verip, onla tüm ilişkimi kesip (ah keşke ilişkim olsa da kessem), son noktayı koyacaktım kii Asteriks bi şans daha ver dedi. Bakalım yarın güzel giyinirse bi şansı daha olacak. Evet yanlış anlamadınız kıyafetine göre karar veriyorum napalım bu da benim tarzım. :)


------

Ve son olarak salya sümük nöbetlerim başladı yine, yine ağlıyorum sonra hıçkırık tutuyor ne kadar keyifli değil mi?

------

Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın ahh çocuk!
(Sadece öylece durup sessizce izlemeyi istedim, sadece bir meleği sevmeyi.)
Göremiyorum, duyamıyorum artık dokunamıyorum çocuk!
(Hep bir şey eksik gibi ve hep bir şey yarım ve hep bir şey yok artık sanki.)
Anlatamıyorum anlatamıyorum artık ağlayamıyorum çocuk!
(Ne bir ışık var ne de bir şarkı artık sokaklarında bu kaybetmiş şehrin)
İnanmıyorum inanmıyorum artık inanamıyorum çocuk!
(Ne bir isim var duvarlarında, ahh ne de okunabilen bir cümle.)
Bilmiyorum bilmiyorum artık sevemiyorum çocuk!
(Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ölümümü.)
Ne yağmur, ne kar, ne yüzüme vuran rüzgar, canımı yakan acıtan sonbahar, daha dinmedi çocuk!
(Öyle beyaz)
Seni silmedi çocuk!
(Öyle maviydi ki)
Alev alev yanan kirpiklerinde saçılan kıvılcımlarınla başlayan bu yangın daha sönmedi çocuk!
(Öyle güzeldi ki ve öyle..)
Sönemedi çocuk!
(Öyle masum ama… )
Bu viran şehirde, bu viran hikaye henüz bitmedi!
Bitmedi bitmedi bitmedi çocuk!

1 yorum:

Paris in Me :) dedi ki...

oda arkadaşları konusu sanki herkeste aynı, benimde geçen seneki oda arkadaşımla öyleydi, odaya girerken, kapı kilitli olunca sevinirdim önce oleyy be odada kimse yok derdim, ama sonra sıkılırdım, heoff gelsede kavga falan çıksa derdim :D
isim konusunda ise onları dıştan söylemek istemediğimiz zamanlarda bile aslında içimizden söylemiş oluyoruz, aslında en mantıklısı zihnini meşgul etmek, nasıl yapılacağını bende bilmiyorum ama bazen yapıyorum :)