19 Aralık 2011 Pazartesi

Biz aslında hala buralardayız.

28 Eylül 2011 Çarşamba

ölüm.
aklın ermese de olanlara, insanların neden koşuşturduğunu neden ağladıklarını bilmesen de, yanında son nefesini vermişse biri, gece uykundan telefon sesine uyandıysan ne olduğunu bilmeden, 2 hafta önce gördüğün küçücüğün öldüğünü duyup bişey anlamadıysan da hepsi ölüm. hepsi ayrılık. hepsi pişmanlık. hepsi gözyaşı. hepsi acı. ve hepsi hatırlatıcı gerçekleri. işte bunun için kaybetmekten çok korkarım.

oburiks.

11 Eylül 2011 Pazar

Oburikslililerle

Merhaba Oburiks.

(Nabıyon bebeğim?)

Sanırım şu anda Ankara'ya yetişmek üzeresin ve bu yazıyı yazdığımdan haberin yok. Böyle bir şey de beklemezsin benden zaten, biliyorum.

Salı günü gireceğin sınav konusunda senden başka herkes geçeceğine inanıyor. Kendine güvenmen konusunda şu ana kadar yaptığımız hiçbir şey işe yaramadı, o yüzden biz de sadece güvenmekle yetinmek zorunda kaldık. Atladığın önemli bir nokta var ki o da şu; sen nerdeyse hiç çalışmadan girdiğin üniversite sınavında derece yaptın lan. Kıçı kırık hazırlık atlama sınavından mı korkacaksın?

Bu sene yapacak çok işimiz ve gezeceğimiz çok yer var. Hemen geç de şu sınavı bir yerlerden hazırlığa başlayalım. Daha Edebiyat Fakültesi'nin koridorlarında kaybolacağız, unutma. Bir de yurda geçersen...Biliyosun. ;))))

Bu kadar ciddiyet bana fazla geldi. Alışık değilim seninle ciddi konuşmaya. Ne zaman denesek bir yerden sonra boka sarıyor ve deli gibi gülüyoruz zaten.

Cuma günü seni aradığımda ikinci sınavının da güzel geçtiğini öğrenmek istiyorum. Hadi bakayım. Hadi.

Öptüm cınım.

20 Ağustos 2011 Cumartesi

19

Artık 19 yaşındayım. 18'den biraz daha farklı. 20 bana göre büyüme yaşı olduğundan büyümeme bir adım kalmış demektir.

Bu yaşım için arkadaşımla bissürü plan yaptık. Şu an onlar elimde bulunmadığı için buraya yazamıyorum ama içinden en azından birkaç tanesini yapabilsek bile bizim için büyük bir şeydir çünkü "hiçbir şey yapmak istememe" hastalığım var. Kısacası üşengeçlikte sınır tanımıyorum. Uyumaya üşendiğimi söylemiş miydim? Neyse.

Doğum gününün en zor yanı, teşekkür etmek. Ağzım yamuldu, elim yalama oldu. Memnuniyetsiz değilim hayır.

Yaş-landım.


Asteriks

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Erkek Dedikodusu okuyorum, okudum neler oldu?


Uzun zamandır görüşememiştik Asteriksle. Bi kaç gündür de aramak isteyip arayamamıştım. Anlatacaklarım vardı anlatmamı bekliyordu. (Anlatılacak şeyler olmasını aklınızda tutun aşağıda bu bilgiye ihtiyacınız olacak.) Bugün aradım.

Asteriks(-)
Oburiks(+)

-efendim.
+napıyosun?
-dur bi saniye tellerimi çıkarıyım.
+(konusmak için odaya geçti uzandı heralde terliklerini çıkaracak.)
-ay olmadı dur.
+sen niye terliklerini çıkarıyosun?
-terlik değil tel. diş teli.
+haa. oldu o zaman.

ve kopuş.

...
-Erkek Dedikodusu bitti mi?
+evet bitti güzel kitap.
-ee hadi anlat.
+ya iki kız var işte bunlar düğüne gidiyolar.
-salak kitabı değil anlatacaklarını.
+haa. tamam o zaman.

ve kopuş.


Bugün güneş altında gezindim biraz, sanırım beynime güneş geçti ve ortaya böyle saçma bi konuşma çıktı. Olsun ama eğlendik biz. Gülmemiştik uzun zamandır.

Sebeb-i postumuza gelirsek sevgili okuyucular, “Erkek Dedikodusu okuyorum, okudum neler oldu?” hakkında bişeyler yazacam sizlere.
Öncelikle French Oje ve T.B.’nin ellerine ve yüreklerine sağlık. Çok güzel olmuş.
Başlayalım bakalım;

*İlk olarak bunu söylemeliyim ki kitap bitince bi süre sakın ola ki başka kitaba başlamayın çünkü aynı tadı arayıp bulamayıp üzülürsünüz. Hatta baştan mı başlasam acaba diye düşünebilirsiniz.
*Kitabı kahve eşliğinde okumaya başlayın yoksa yarıda bırakıp kahve yapmak için kalkmanız gerekebilir.
*Tabi başlamadan WC’ye de gidin çünkü kitabı bırakıp da gitmek çok zor gelebilir.
*Telefonunuzun sesini kapatın yoksa çalar açmak istemezsiniz çalar sinirlenirsiniz.
*Eğer her saniye arayabileceğiniz, yanınızda olduğunu bildiğiniz bi kankanız yoksa “ne kankalar varmış be” benim de olsa keşke diye hüzünlenebilirsiniz.
*Kendinize ait bi eviniz yoksa “ah tek başıma evde kalsaydım arkadaşlarım gelseydi ne güzel olurdu” diyebilirsiniz.
*“pizza yesek mi ki?” diye sorabilirsiniz etraftakilere.
*kitap o kadar içten ve gerçek ki her gördüğünüze bitirince sana veriyim de oku çok güzel diyebilirsiniz.
*ve ve ve aşık olmak sevgilili olmak isteyebilirsiniz.

Kısacası; ah keşke kahvem, kankam, evim, aşkım, işim olsa ve bu kitap hiiç bitmese! diyebilirsiniz.

Çok güzel kitap, devamı gelsin gülelim eğlenelim. Devamı gelmezse biraz zaman geçsin bi daha okurum ben de.
oburiks.

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Hava 34.5 derece, hissedilen nem %55.  Bu postu okuyan olacak mı bilmem ama ben yazayım bakalım ne olacak.
Aynı durumda olduğumuz bi kaç arkadaş var. Hepimizi ilgilendiren de bi konu.
Bu arkadaşlardan biriyle de konuşmak isteğindeyim. Yazsa da iki laf etsek modu. Dedim ki  dur statume konu hakkında bi şey yazıyım belki ilgisini çeker soru falan sorar. (İşte insan tüm gün evde sıkkınca oturunca böyle garip fikirler dolaşıyor kafasında.)
Ama çok mantıklı düşünmüş olmalıyım ki hemen statum layklandı ve blip! sesi duyuldu. Konu hakkında bi soru karşımdaydı.“Oh be ne iyi düşünmüşüm yazdı işte konuştuk huhuuu!” dememi bekliyorsanız çok yanılıyorsunuz canlarım çünkü konunun ilgilendirdiği başka bi arkadaş yazmıştı. Kader işte. Öyle yani yıkkınım.

Oltayı atıp balık beklersin ama kancaya boş konserve takılır ya işte öyle bi şey.

oburiks.

25 Temmuz 2011 Pazartesi

...

bazı insanlar hırsız ruhlu. tamam hırsız demeyelim de alıcı. özgün değil. sadece somut değil alıcılıkları da. senin için önemli ve özel olan her şeye kolları uzanabiliyor. bir çift notaya da bir kaç bedene ve ruha da.

oburiks.

21 Temmuz 2011 Perşembe


asteriks'in seveni vardır aranızda. ben de severdim bu sabaha kadar. arkadaş çok sıkılmış olmalı ki benle kafa bulup eğlenmeyi seçti. -bu yazıyı güneşten yanmış kırmızı burnum ve yanaklarımla dışardan gelen lağım kokuları arasında zor şartlar altında yazıyorum.- dün işim var dedi asteriks. neymiş dedim özel dedi, uyuz olduğunu 726282. kez belirterek tamam dedim. neyse sonra söyledi işini ben de iyi bi insan olduğum için onun adına sevindim yardımcı olmaya çalıştım. gece şarjım bitti konusamadık falan filan derken sabah devam ederken "kızma ama yedim seni bebeğim, öptüm." dedi. sonra bi de yaptığı normalmiş gibi ben işim vardı mesajına cevap veremedim diye atarlandı. yani demem o ki bu asteriks var ya bu asteriks. neyse siz sevin yine de onu. ben de severim belki yine yeniden.

*en kısa zamanda size yeni ehliyet almış birinin arabasında dökülen ecel terlerimizi anlatmak isterim. :)

oburiks.
"Bir gün, tren istasyonunun yanındaki bir lokantaya girdim; kendimi hamallı yük arabalı yabancı bir çevrede bulmuştum birdenbire ve civarda başka meyhane yoktu. Lokantanın bahçesinde, trenlere yakın bir yere oturdum. Erken bir saat olmasına rağmen masalar kalabalıktı. Bir şişe rakı söyledim. (Kimseye bakalım halim yoktu.) Sabahtan beri bir şey yememiştim: Biraz meze getirttim. İlk kadehleri hızla içtim, başım döndü. Sonra, çevreme baktım: Konuşuluyordu, hiçbir şey yenmiyordu. Tren yoluna bakılıyordu. İçmeye devam ettim. Çevremdeki gürültü artıyordu; heyecanlanılıyordu. Masalardaki çaylar bile içilmiyordu. Bütün gözler demiryoluna çevrilmişti. İçki, yavaş yavaş gerginliğimi yumuşattığı için, çevremdeki insanları görmeğe, sesleri duymağa başladım. Dış ülkelerden gelecek bir tren bekleniyordu. Herkes birbirine gülümsüyordu, bir yakınlık havası sarıyordu ortalığı. Ben de gülümsedim (biraz da içkiden). Sonra, onlarla birlikte heyecanlamağa başladım. Bilhassa tren yoluna bakınca insanın heyecanı artıyordu. Sanki benim de bir yakınım, bir dostum gelecekti. Sanki trenden, mesela Nazlı çıkacaktı birden ve boynuma sarılıverecekti. Ben de bütün olanları bir anda unutarak onu affedecektim. Hemen bir arabaya binecektik; her şey hemen düzelecekti. Herkes sabırsızlanıyordu, herhalde tren biraz gecikmişti. Ben, trenin geliş saatini bilmediğim için, biraz rahattım. Dakikalar ilerledikçe benim de gözüm demiryoluna takıldı kaldı. Tren geldiği zaman, herkes kadar heyecanlı, herkes kadar sabırsızdım. Herkesle birlikte gülümsüyordum. İnsanlar, yakınımdaki masalarda oturanlar, masaya kurulup rakı içerek yolcusunu bekleyen adama biraz hayret, biraz da imrenmeyle bakıyorlardı. Ben, olgun bir adam rolündeydim. Onlar adına endişeliydim: Ya bekledikleri kimse, trenden çıkmazsa diye korkuyordum. Bütün bekleyenleri birer birer gözlerimle takip etmeğe başladım. Önce trenin pencerelerindeki yolculara bakıyordum; trendeki yolcu, birine el sallamaya başlayınca, onun elini takip ederek talihli karşılayıcıyı buluyor ve rahatlıyordum. Sonra, başka ellere bakıyordum. Onlarla birlikte gülüyordum; galiba ben de bir iki kere elimi salladım. (Sarhoşluktan olacak.) Nazlı gelmedi tabii. Biraz mahzun oldum. Benimle birlikte, beklediği gelmeyen birkaç karşılayıcı daha kalmıştı lokantada. Çevremde hüznümü paylaşacak bir iki kişinin daha bulunması, benim de hakiki bir karşılayıcı olarak, sadece beklediği gelmeyen bir karşılayıcı gibi, istasyondan ayrılmamı sağladı.  Biraz da gümrük kapısında bekledik onlarla birlikte: Belki de yolcumuzu, o kalabalıkta görmemiştik. Sonunda boynumuzu büküp ayrıldık oradan: Nazlı gelmemişti."

Tehlikeli Oyunlar

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Sorunlarım var

  • Benim gibi olan insanları,
  • -yor ekini,
  • Banyoda aklıma gelenleri çıkınca hatırlamamayı,
  • Attığım mesajlara cevap verilmemesini,
  • Her şeye itiraz edenleri,
  • Her gördüğüne yavşayanları,
  • Sürekli evde olmamın asosyallik olarak görülmesini,
  • Beklentisi yüksek olanları,
  • Ojenin kurumasını beklemeyi,
  • Makyaj yapmayı,
  • Yaz mevsimini,
  • Beklemeyi ama daha çok bekletmeyi,
  • Lafı uzatmayı,
  • Bazılarıyla internette yazışmayı,
  • İç dünyama girilmesini,
  • Sürekli melankolik takılanları,
sevmem.


Asteriks