27 Aralık 2010 Pazartesi

Gözyaşları sivilceleri yakarmış. Suratım acı çekiyor. 


obrks'
Balkonda oturup sokaktan geçenleri izlemek diye bir gerçek var ve bu gerçeğin sadece evde geçerli oluşu beni üzüyor. Bu yüzden, eve gittiğimde zaman kaybetmeden balkona çıkıyorum kulağımda en sevdiğim şarkılarla. O an hem oradayım hem değilim. Oradayım çünkü tanıdık bir çevre ve bana evde olduğumu hatırlatan bir balkon, orada değilim çünkü şarkılar...


O değil de yıllardır üstünde uyuduğum yastığı yadırgıyorum artık. Sadece onu değil, odalar arasında gezinmeyi, mutfakta yemek yemek için ayrı bir masa oluşunu, koltukta oturmayı...
Hatta artık annemle uyuyamıyorum, rahat edemiyorum. Benim yadırgadığım/alışmaya çalıştığım yurtta tek bir odaya tıkılıp kalmak ya da eskisinden daha yüksek bir yastıkta, yalnız uyumak değilmiş. Eskiden olanlar yeni geliyor. Onlara alışmaya çalışıyorum.

Bütün bunların dışında O'nunla birlikte bulutları da kaybedişimin şerefine sigara bile yakılır. Artık şekil almıyorlar. Kedi olmuyor hiçbiri veya ayakkabı.
Neyse ki uçakları kaybetmedim henüz.

http://fizy.com/#s/1lsb4x
Asteriks
Oda arkadaşımdan yakınırdım hep etrafımdakilere.
"Off niye böyle, ayy ne biçim ya, aman yaa şuna bak." vs. Ama özel bi gıcığım yok kendisine, yani ne samimiyim ne de kavgalı.
Bi kaç gündür odada değil ve gerçekten çok zor tek kalmak. Yalnızlığı sevmem ben, hem de hiç sevmem. Bi "Günaydın" bi "İyi akşamlar" duymak isterim. Bir an önce gelse de sıkıntım geçse diyorum artık.

------

Bugün Asteriks ve Zaman Kaybı ile bi oyun oynayalım dedik. Unutmamız gereken insanlar var. Gece 12'ye kadar adlarını anmayalım, anan herkese çay alsın dedik. Tamam dedik. İlk yanan ben oldum ve ikinci de :) Hatta pencereden dışarı bakarken neredeyse üçüncü yanan da ben olacaktım. Sonra baktım bu iş böyle gitmiyor amaaan bozuyorum yeminimi dedim ve hepsinin adını söyledim tek tek ve rahatladım. Ha bu arada bi de oyunbozanlık yaptım ve kimseye çay almadım. :D

------

Bugün bi insan hakkında son kararı verip, onla tüm ilişkimi kesip (ah keşke ilişkim olsa da kessem), son noktayı koyacaktım kii Asteriks bi şans daha ver dedi. Bakalım yarın güzel giyinirse bi şansı daha olacak. Evet yanlış anlamadınız kıyafetine göre karar veriyorum napalım bu da benim tarzım. :)


------

Ve son olarak salya sümük nöbetlerim başladı yine, yine ağlıyorum sonra hıçkırık tutuyor ne kadar keyifli değil mi?

------

Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın ahh çocuk!
(Sadece öylece durup sessizce izlemeyi istedim, sadece bir meleği sevmeyi.)
Göremiyorum, duyamıyorum artık dokunamıyorum çocuk!
(Hep bir şey eksik gibi ve hep bir şey yarım ve hep bir şey yok artık sanki.)
Anlatamıyorum anlatamıyorum artık ağlayamıyorum çocuk!
(Ne bir ışık var ne de bir şarkı artık sokaklarında bu kaybetmiş şehrin)
İnanmıyorum inanmıyorum artık inanamıyorum çocuk!
(Ne bir isim var duvarlarında, ahh ne de okunabilen bir cümle.)
Bilmiyorum bilmiyorum artık sevemiyorum çocuk!
(Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ölümümü.)
Ne yağmur, ne kar, ne yüzüme vuran rüzgar, canımı yakan acıtan sonbahar, daha dinmedi çocuk!
(Öyle beyaz)
Seni silmedi çocuk!
(Öyle maviydi ki)
Alev alev yanan kirpiklerinde saçılan kıvılcımlarınla başlayan bu yangın daha sönmedi çocuk!
(Öyle güzeldi ki ve öyle..)
Sönemedi çocuk!
(Öyle masum ama… )
Bu viran şehirde, bu viran hikaye henüz bitmedi!
Bitmedi bitmedi bitmedi çocuk!

21 Aralık 2010 Salı

  Gülerken çıkardığı sesi özlediğim biri var mesela. Gerçekten özlediğim ama, kulağımda eksikliğini hissettiğim.
Bu dünyada en son yapacağım meslek öğretmenlik derken onunla ders çalıştıktan sonra bir şeyler öğretmeyi bile sevmiştim. Çünkü o kadar güzel anlamıyordu ki. Anladığında da sevincine karşılık yapabileceğim tek şey onu izlemekti. Beraberken hep izledim. Konuşurken o yüzüme bakamıyordu ama ben onun bütün yüz hatlarını ezberlemiştim. Sağ gözünün kenarındaki ize bir kere dokunamadım ve buna çok üzülüyorum. Aslında bugünlerde saçma sapan şeylere üzüldüğüm oluyor. Bugün yemeği çok hızlı yedim diye üzüldüm.
  Dün gece yolun ortasında bağıra çağıra şarkı söyleyip oynamamın aklımı kaçırmamla bir ilgisi yok. Ya da sadece "oha" denmesine yarım saat kahkaha atmamın. Normal insanlar da yapar bunu. Ben sadece birazcık fazla özlüyorum. Onunla ilgili sevmediğim bir tek şey var: gidişi.
  Birileri artık bırakmam gerektiğini söylüyor. Hiçbir şeyi umursamıyormuş sigara ve içki dışında. O bunu söyleyince benim aklımdan geçense şu oluyor: "Neden bu kadar çok içiyor ki? Ya kanser olursa?" Sonra karar alıyorum kendi kendime. Artık onu konuşmayacağımı söylüyorum. Görünce her şey siliniyor. Dünyanın bütün masumluğu onun yüzünde toplanmış sanki. Bu da onu çocuğum gibi sevmemi sağlıyor bir yandan da. Yaprakların arasında koşuşunu hatırlıyorum sonra. O zaman da izlemiştim. Şefkatle.
  Son sözlerini unutuyorum çoğunlukla.

-İlerde ikimiz de üzülürüz.

Bunu söylerken o kadar bencildi ki onunla birlikte üzülmeye bile razı olduğumun farkında değildi.  
Çimenlerin fillerle daha güzel olduğunun farkında değil. http://fizy.com/#s/1ik55s

Asteriks 

14 Aralık 2010 Salı


Dileğimi tuttum, sayıyorum sonsuzdan geri.
~oburiks~

13 Aralık 2010 Pazartesi

Seymassa merak etmiş yok mu Oburiks'te bi gelişme diye. Asteriksle aramda geçen bi diyalog durumu özetler sanırım Seymassa'cım. :)

Asteriks: Düşünsene gri şehir Ankara bile beyaz artık.
Oburiks: Benim için hala siyah.

Salata


*Başladığı işi bitirememe gibi bir hastalığa yakalandım. Okul ilk başladığı sıralarda bir topluluğa girdim, fotoğrafçılık kursuna başladım. Toplulukta gönüllü eğitime gidecektim ve sesli okuma yapacaktım. Peki şu an hangisine katılıyorum? Topluluğun genel toplantısına bile gitmiyorum.

*Ankara'ya uygun kıyafetlerim olmadığını fark ettiğim günden beri dünya çok farklı. Çünkü alışveriş yapmam gerekiyor ve bu bende sıkıntı yaratıyor.

*Bir keresinde "Keşke domuz olsaydım." demiştim. Sırf burunlarının güzelliği için.

*Sadece ayaklarımı ısıtması için bile sevgiliye ihtiyaç duyabilirim. Kışın ayaklarım hiç ısınmıyor.

*Normal insanlar kahve içtiğinde uykuları kaçar benim daha çok uykum geliyor. Üç tane kahve içiyorum son yudumda uyuklamaya başlamış oluyorum.

*Bu sıralar en çok "Uykum var." ve "Beynim durdu." diyorum. İstisnasız her gün uykum oluyor, ne kadar uyursam uyuyayım.

*Beynim durunca gerçekten duruyor ama düşünemiyorum hiçbir şey. Mesela müzik dinlerken bir şey düşünüyorsam o an duruyor beynim. Şarkının sözlerini, melodisini kaçırıyorum. Sonra birden ayılıyorum ve tekrar şarkıya konsantre oluyorum.

*Uzun zamandır blog yazmamamın sebebi de beynimin durması.

*Beytepe'ye yağan ilk karı göremediğim için çok üzüldüm ama Bursa'da bu açığı kapattım. Orda izledim. Hayatımda ilk defa kar yağışı izledim bir de, ki bunun için kutlama bile yapılabilir.

*Konuşurken yoruluyorum. Aynen yemek yerken yorulduğum gibi.

*Kafa dağıtmak için Bursa'ya gittim sözde ama kafamı daha çok topladım dağıtmak için gittiğim konuda.

*15 gün öncesine kadar dünyanın en şanslı insanıydım. Şu an şans kelimesini ve adımı aynı cümlede kullanmak en ayıp şeylerden biri bence.

*Günlerdir ağzıma sıçan bir şarkı var: http://fizy.com/#s/1aj5ii


Asteriks

6 Aralık 2010 Pazartesi

Şu an kaybetmekten korktuğum tek şey 2 parmağımın arasına, saçlarıma ve montuma sinen koku..

oburiks.