27 Aralık 2010 Pazartesi

Gözyaşları sivilceleri yakarmış. Suratım acı çekiyor. 


obrks'
Balkonda oturup sokaktan geçenleri izlemek diye bir gerçek var ve bu gerçeğin sadece evde geçerli oluşu beni üzüyor. Bu yüzden, eve gittiğimde zaman kaybetmeden balkona çıkıyorum kulağımda en sevdiğim şarkılarla. O an hem oradayım hem değilim. Oradayım çünkü tanıdık bir çevre ve bana evde olduğumu hatırlatan bir balkon, orada değilim çünkü şarkılar...


O değil de yıllardır üstünde uyuduğum yastığı yadırgıyorum artık. Sadece onu değil, odalar arasında gezinmeyi, mutfakta yemek yemek için ayrı bir masa oluşunu, koltukta oturmayı...
Hatta artık annemle uyuyamıyorum, rahat edemiyorum. Benim yadırgadığım/alışmaya çalıştığım yurtta tek bir odaya tıkılıp kalmak ya da eskisinden daha yüksek bir yastıkta, yalnız uyumak değilmiş. Eskiden olanlar yeni geliyor. Onlara alışmaya çalışıyorum.

Bütün bunların dışında O'nunla birlikte bulutları da kaybedişimin şerefine sigara bile yakılır. Artık şekil almıyorlar. Kedi olmuyor hiçbiri veya ayakkabı.
Neyse ki uçakları kaybetmedim henüz.

http://fizy.com/#s/1lsb4x
Asteriks
Oda arkadaşımdan yakınırdım hep etrafımdakilere.
"Off niye böyle, ayy ne biçim ya, aman yaa şuna bak." vs. Ama özel bi gıcığım yok kendisine, yani ne samimiyim ne de kavgalı.
Bi kaç gündür odada değil ve gerçekten çok zor tek kalmak. Yalnızlığı sevmem ben, hem de hiç sevmem. Bi "Günaydın" bi "İyi akşamlar" duymak isterim. Bir an önce gelse de sıkıntım geçse diyorum artık.

------

Bugün Asteriks ve Zaman Kaybı ile bi oyun oynayalım dedik. Unutmamız gereken insanlar var. Gece 12'ye kadar adlarını anmayalım, anan herkese çay alsın dedik. Tamam dedik. İlk yanan ben oldum ve ikinci de :) Hatta pencereden dışarı bakarken neredeyse üçüncü yanan da ben olacaktım. Sonra baktım bu iş böyle gitmiyor amaaan bozuyorum yeminimi dedim ve hepsinin adını söyledim tek tek ve rahatladım. Ha bu arada bi de oyunbozanlık yaptım ve kimseye çay almadım. :D

------

Bugün bi insan hakkında son kararı verip, onla tüm ilişkimi kesip (ah keşke ilişkim olsa da kessem), son noktayı koyacaktım kii Asteriks bi şans daha ver dedi. Bakalım yarın güzel giyinirse bi şansı daha olacak. Evet yanlış anlamadınız kıyafetine göre karar veriyorum napalım bu da benim tarzım. :)


------

Ve son olarak salya sümük nöbetlerim başladı yine, yine ağlıyorum sonra hıçkırık tutuyor ne kadar keyifli değil mi?

------

Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın ahh çocuk!
(Sadece öylece durup sessizce izlemeyi istedim, sadece bir meleği sevmeyi.)
Göremiyorum, duyamıyorum artık dokunamıyorum çocuk!
(Hep bir şey eksik gibi ve hep bir şey yarım ve hep bir şey yok artık sanki.)
Anlatamıyorum anlatamıyorum artık ağlayamıyorum çocuk!
(Ne bir ışık var ne de bir şarkı artık sokaklarında bu kaybetmiş şehrin)
İnanmıyorum inanmıyorum artık inanamıyorum çocuk!
(Ne bir isim var duvarlarında, ahh ne de okunabilen bir cümle.)
Bilmiyorum bilmiyorum artık sevemiyorum çocuk!
(Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ölümümü.)
Ne yağmur, ne kar, ne yüzüme vuran rüzgar, canımı yakan acıtan sonbahar, daha dinmedi çocuk!
(Öyle beyaz)
Seni silmedi çocuk!
(Öyle maviydi ki)
Alev alev yanan kirpiklerinde saçılan kıvılcımlarınla başlayan bu yangın daha sönmedi çocuk!
(Öyle güzeldi ki ve öyle..)
Sönemedi çocuk!
(Öyle masum ama… )
Bu viran şehirde, bu viran hikaye henüz bitmedi!
Bitmedi bitmedi bitmedi çocuk!

21 Aralık 2010 Salı

  Gülerken çıkardığı sesi özlediğim biri var mesela. Gerçekten özlediğim ama, kulağımda eksikliğini hissettiğim.
Bu dünyada en son yapacağım meslek öğretmenlik derken onunla ders çalıştıktan sonra bir şeyler öğretmeyi bile sevmiştim. Çünkü o kadar güzel anlamıyordu ki. Anladığında da sevincine karşılık yapabileceğim tek şey onu izlemekti. Beraberken hep izledim. Konuşurken o yüzüme bakamıyordu ama ben onun bütün yüz hatlarını ezberlemiştim. Sağ gözünün kenarındaki ize bir kere dokunamadım ve buna çok üzülüyorum. Aslında bugünlerde saçma sapan şeylere üzüldüğüm oluyor. Bugün yemeği çok hızlı yedim diye üzüldüm.
  Dün gece yolun ortasında bağıra çağıra şarkı söyleyip oynamamın aklımı kaçırmamla bir ilgisi yok. Ya da sadece "oha" denmesine yarım saat kahkaha atmamın. Normal insanlar da yapar bunu. Ben sadece birazcık fazla özlüyorum. Onunla ilgili sevmediğim bir tek şey var: gidişi.
  Birileri artık bırakmam gerektiğini söylüyor. Hiçbir şeyi umursamıyormuş sigara ve içki dışında. O bunu söyleyince benim aklımdan geçense şu oluyor: "Neden bu kadar çok içiyor ki? Ya kanser olursa?" Sonra karar alıyorum kendi kendime. Artık onu konuşmayacağımı söylüyorum. Görünce her şey siliniyor. Dünyanın bütün masumluğu onun yüzünde toplanmış sanki. Bu da onu çocuğum gibi sevmemi sağlıyor bir yandan da. Yaprakların arasında koşuşunu hatırlıyorum sonra. O zaman da izlemiştim. Şefkatle.
  Son sözlerini unutuyorum çoğunlukla.

-İlerde ikimiz de üzülürüz.

Bunu söylerken o kadar bencildi ki onunla birlikte üzülmeye bile razı olduğumun farkında değildi.  
Çimenlerin fillerle daha güzel olduğunun farkında değil. http://fizy.com/#s/1ik55s

Asteriks 

14 Aralık 2010 Salı


Dileğimi tuttum, sayıyorum sonsuzdan geri.
~oburiks~

13 Aralık 2010 Pazartesi

Seymassa merak etmiş yok mu Oburiks'te bi gelişme diye. Asteriksle aramda geçen bi diyalog durumu özetler sanırım Seymassa'cım. :)

Asteriks: Düşünsene gri şehir Ankara bile beyaz artık.
Oburiks: Benim için hala siyah.

Salata


*Başladığı işi bitirememe gibi bir hastalığa yakalandım. Okul ilk başladığı sıralarda bir topluluğa girdim, fotoğrafçılık kursuna başladım. Toplulukta gönüllü eğitime gidecektim ve sesli okuma yapacaktım. Peki şu an hangisine katılıyorum? Topluluğun genel toplantısına bile gitmiyorum.

*Ankara'ya uygun kıyafetlerim olmadığını fark ettiğim günden beri dünya çok farklı. Çünkü alışveriş yapmam gerekiyor ve bu bende sıkıntı yaratıyor.

*Bir keresinde "Keşke domuz olsaydım." demiştim. Sırf burunlarının güzelliği için.

*Sadece ayaklarımı ısıtması için bile sevgiliye ihtiyaç duyabilirim. Kışın ayaklarım hiç ısınmıyor.

*Normal insanlar kahve içtiğinde uykuları kaçar benim daha çok uykum geliyor. Üç tane kahve içiyorum son yudumda uyuklamaya başlamış oluyorum.

*Bu sıralar en çok "Uykum var." ve "Beynim durdu." diyorum. İstisnasız her gün uykum oluyor, ne kadar uyursam uyuyayım.

*Beynim durunca gerçekten duruyor ama düşünemiyorum hiçbir şey. Mesela müzik dinlerken bir şey düşünüyorsam o an duruyor beynim. Şarkının sözlerini, melodisini kaçırıyorum. Sonra birden ayılıyorum ve tekrar şarkıya konsantre oluyorum.

*Uzun zamandır blog yazmamamın sebebi de beynimin durması.

*Beytepe'ye yağan ilk karı göremediğim için çok üzüldüm ama Bursa'da bu açığı kapattım. Orda izledim. Hayatımda ilk defa kar yağışı izledim bir de, ki bunun için kutlama bile yapılabilir.

*Konuşurken yoruluyorum. Aynen yemek yerken yorulduğum gibi.

*Kafa dağıtmak için Bursa'ya gittim sözde ama kafamı daha çok topladım dağıtmak için gittiğim konuda.

*15 gün öncesine kadar dünyanın en şanslı insanıydım. Şu an şans kelimesini ve adımı aynı cümlede kullanmak en ayıp şeylerden biri bence.

*Günlerdir ağzıma sıçan bir şarkı var: http://fizy.com/#s/1aj5ii


Asteriks

6 Aralık 2010 Pazartesi

Şu an kaybetmekten korktuğum tek şey 2 parmağımın arasına, saçlarıma ve montuma sinen koku..

oburiks.

29 Kasım 2010 Pazartesi

.

Anladım ki kafama taktığım her şey boşmuş. Ben buraya gelirken boşuna demedim "ölüm olmasın da dayanırım ayrılıklara" diye. Ben ailemi özlediim diye ağlarken, 18 yaşında masum yüzüyle kaydı aramızdan bir yıldız. Ebediyen özleyecek ailesini, ailesi de onu.
Bundan sonra tutmam hapşırığımı. Utanmam artık toplum içinde rezil olmaktan. Ölmekten iyidir elbet rezil olmak.
2 aydır tanıdığım su gibi kız gitti. Şaka gibi. Hayat da öyle. 1 saat önce mutluluktan havalara uçan ben şu an yerin dibindeyim. Şaka olsa keşke, yarın girsen kapıdan içeri "ben geldiiim !" desen.
Mekanın cennet olsun Masum Kız.

oburiks-

27 Kasım 2010 Cumartesi

-Napıyosun o zaman?
-Fırtınaya, kurtlara, köpeklere, pencereleri dandik yurda, herkese ve her şeye sövüyorum. Sen napıyosun?

Oburiks.

24 Kasım 2010 Çarşamba

Ben bu şehre geleli 2 ay oldu ama 2 ayda ağladığım kadar ağlamamışımdır buraya gelmeden önceki hayatımda..
Sanki her şey bana karşı olsun diye kurulmuş, sanki ben buraya mutsuz olmaya gelmişim.. Valla ben de istiyorum mutlu olmayı.. Ben de istiyorum "ohhh üniversitedeyim hayat bana güzel" demeyi.. Ama olmuyo işte hep bi engel çıkıyo.. Şanslı değilim ben.. Hayat bana bi kere güldü onda da bu üniversiteyi kazandım şans eseri.. Dandik bi üniversitede okusaydım da her günüm şen şakrak geçseydi keşke.. Razıydım buna.. Ama hayata yeni yönler vermek için hiç bi zaman geç değildir bence.. Umarım ben de mutlu olurum bi gün ve buraya "çok mutluyuummm" yazabilirim.. Bunu gerçekten çok istiyorum.. Hadi hayırlısı bakalım.. Herkese iyi akşamlaarrr.. (obrks)

22 Kasım 2010 Pazartesi

-

Bugün Oburiks tam ağlamayı düşünürken, ağlamışsın sen dedi Asteriks.. Sesinden belli dedi ama Oburiks ağlamamıştı sadece hazırlık aşamasındaydı.. Anlayışı ve Oburiks'i iyi tanıyışı için Asteriks'e bi demet çiçek yolluyorum huzurlarınızda.. :)




oburiks*

... but I'm a supergirl and supergirls don't cry. 
oburiks ~


17 Kasım 2010 Çarşamba

Gariplikler Alışkanlıklar Mimler


Finduilas bizi mimledi. Daha doğrusu kendi kendimizi mimlettim. :) Konu, garip alışkanlıklar.

*Yemek yerken yanında bir şey içmeyi hiç sevmem. Bir şey içtiğimde yemeğin tadını alamayacakmışım gibi hissederim. Israrla sorulan "Ne içersin?" sorusuna cevabım hep "Su." dur.

*Yemekten gidecek olursak tatlı bir şey yediğimde tuzlu, tuzlu bir şey yediğimde tatlı ister canım. Sanki dengeyi sağlamak istermiş gibi.

*Alışveriş yapmaktan nefret ederim. Ciddi anlamada ama. Saatlerce mağazalarda dolanmak bana baygınlık hissi verir. Alışveriş yapacağım zaman hemen girdiğim bir yerden alayım isterim. Tabi yanımda annem olduğunda bu pek mümkün olmuyor. Saatler geçerken ben de kendimden geçerim.

*Telefonla konuşmaktansa mesaj yazmayı tercih ederim. Telefonla konuşurken genelde "Hı hı evet, hayır, tamam" gibi cevaplar veririm hep karşı taraf konuşur. Mesajda öyle değil ama. 24 saat mesaj yazabilirim.

*Mesaj yazarken sonuna -istisnalar hariç- hep ".." koyarım. Öyle yazmayınca sanki mesajı ben yazmamışım gibi hissederim.

*Evde neredeyse hiç konuşmam. Annem onunla sohbet etmemi ister ama ben konuşmam. Dışardaysa tam tersi susmam. Hatta öyle ki konuşurken yorulduğum zamanlar oluyor. Biraz hızlı konuşuyorum da.

*Çorapsız uyuduğumda gece üşüyeceğimi düşünürüm.

Benden ancak bu kadar gariplik çıkabildi. Grace yakala mim senindir.

Asteriks

13 Kasım 2010 Cumartesi

Bazen güzel şeyler olur



Birazdan "Tesadüflerin İnsan Hayatındaki Yeri" adlı belgeseli izleyeceğiz. Kadere inanmam bu yüzden yaşadıklarım tesadüf sonucu olan şeyler hep. The Curious Case of Benjamin Button'ı izleyenler bilir orada 3 dakikalık bir sahne vardı. Şunlar şunlar olmasaydı şu an her şey farklı olurdu diye. O filme benzer bir şeyler yaşadım ben de. Tarih 9 Kasım.

*Arkadaşımın sevgilisinin doğum günü 12 Kasım'da olmasaydı,
*Ona hediye almak için son günleri beklemeseydi,
*Konuşurken bir anda hediyenin ne olacağına karar vermeseydik,
*Hemen hediyeyi hazırlamak için alışveriş merkezine gitmeseydik,
*Otobüse yetişseydik,
*Otostop çekmeseydik,
*Bir sonraki otobüsü bekleseydik,
*Alışveriş merkezinde şarap şişesine benzer şişe bulmaya çalışmasaydık,
*Özsüt'ten ve adını bilmediğim bir pastaneden mum istemek için durmasaydık,
*Mumların rengi istediğimiz gibi olsaydı,
*Arkadaşım başka mum almak için bizi bekletmeseydi,
*Aldığı mumları değiştirmesi için zorlasaydık,
*Zaman Kaybı yürürken merdivenlere bakmasaydı

ben O'nunla tanışamazdım.
Hayatımda ilk defa şanslı olduğumu hissediyorum. Hayatımda ilk defa birisi şanslı olduğumu hissettiriyor.


Asteriks

10 Kasım 2010 Çarşamba

??







Ellerim terliyor, midemde kelebekler var sanki..
Ben ki Oburiks'm ama yemek yiyemedim bugün geçmedi 
boğazımdan şaka gibi..
Neyim var acaba? Bi fikri olan varsa el kaldırsın..

3 Kasım 2010 Çarşamba


Yurtta sıkılan Asteriks oda arkadaşına karaoke açmasını söyler internetten. "Aşkım Baksana Bana"yla müzik kariyerine başlar. Ondan sıkılınca "Başka yok mu yea?" der. Ebru Gündeş-Kaçak'la devam eder yola. Bu sırada 3 kişi birlikte söylemeye başlamışlardır. "Kara Sevda"yla oda coşar. Herkes kendinden geçmiş bir şekilde bağıra çağıra şarkıyı söylerken yan odadan duvara vurulur. Asteriks de karşılık olarak vurur. Asteriks banyoya gitmeye hazırlanmış, bornozuyla dolanmaktadır ortalıkta. "Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar"ın olduğunu söyler oda arkadaşı. "Bunu da söyleyeyim, gidiyorum." der. Hep birlikte onu da söylerler. Asteriks yola koyulmak üzere kapının önüne gelir. Kapı tıklatılır.
-Kızlar ses sizden mi geliyor?
Asteriks-Yoo.
-(Alaycı bakışlarla) Emin misin?
Asteriks (Kendinden emin)- Evet.
-Biraz daha sessiz olursanız iyi olur.

Kıza neden "yoo" dediğim hala araştırılıyor.

Asteriks

31 Ekim 2010 Pazar

Bugün bi kere daha keşke dedim..

Oburiks ~

30 Ekim 2010 Cumartesi


Çok zor anlar yaşıyorum. Canım çılgınlar gibi muffin istiyor. Böyle önümde olsa oturup 25 tane yiyebilirim. O derece.
Dün yediğim midye dolmanın tadı damağımda kaldı zaten. Önce onu yesem üstüne muffin.
Yalnızım. Bazen üşüyorum. Sonra ceket giyiyorum, ısınıyorum. Ama o zaman da çok sıcak oluyor.
Kaloriferimiz yanmıyor. Yani odada.
5 bölüm How I Met Your Mother izledim. Daha devam edecektim lakin Küçük Sırlar başlayınca biraz değişiklik yapayım dedim.
Hala muffin istiyorum.
Biri elinde paketle çıkıp gelse -ki gelemez yurda kimseyi sokmuyorlar- benden mutlusu olmaz ki.
Yarın gidip pastaneye saldıracağım.
Bulamazsam browniyle yetineceğim.
Çok dertliyim çok.


Asteriks

21 Ekim 2010 Perşembe


90 dakika boyunca aynı sandalyede oturmak işkence gibi..
Dilci olup speaking ve listening yapamamak şaka gibi..

-------------------------------------------------------------
2 gün önce hayatımda ilk defa tilki gördüm.. Bunu babama söylediğimde beni sakinleştirmek için yanlış görmüşsündür köpektir o dedi.. Ablama söylediğimde ise ohoo bu daha ne ki kar yağınca kurt inecek sizin oralara dedi.. Ankara'dan nefret edebilme sebebi 1342..

-------------------------------------------------------------

Oburiks.

20 Ekim 2010 Çarşamba


Buz gibi havada en ince kıyafetlerimi giyip dışarı çıkmak istiyorum.
Seni bulana kadar dolaşacağım.
Bulduğumda bu havada neden böyle giyindiğimi soracaksın.
Ben de sana sarılabilmek için daha iyi bir bahanemin olmadığını söyleyeceğim.
Sakın sarılmak istememezlik etme, donarak ölürüm.
Çünkü ben bu ihtimali düşünerek diğer kıyafetlerimin hepsini yaktım.


Asteriks

18 Ekim 2010 Pazartesi

Benim sevdiğim, "Ankara'da bi üniversite kazanmalıyımmm, çok güzeel" dediğim Ankara burası değildi ki..

Oburiks.

10 Ekim 2010 Pazar

Şarkılar Seni Söyler

Mia tarafından mimlenmiştik uzun bir zaman önce. Ben bir türlü şarkı seçemediğim için bu kadar geciktirdim yazmayı. Mimin konusu; "Hayatınıza uygun fon müziği. Fon müziği derken sözlü tabi ama sözleriye değil sadece müziği ile olucak. 3 şarkı seçeceksiniz" İyi ki sözlü olan şarkıları seçmem istenmiş yoksa ben 3 tane seçebilmek için aylarca beklerdim.


1.Eddie Vedder-Long Nights: Böyle bir şarkı daha olmayacak bundan sonra önce bunu bir kabullenelim. Long Nights'ı nasıl da 2 dakika 31 saniye sığdırabiliyor.Gece yolculuklarında dinleyip de yolculukta uykusuz kalmak için birebir. Üst üste dinlenir. Depresyonun dibine vurulur bu şarkıyla.
 
2.REM-Losing My Religion: "That was just a dream." dediği yerde rüyadan uyanıyorsun sanki. O ana kadar her şey çok güzel, mutlusun ama bir anda rüyada olduğunu anlayıp hayalkırıklığı yaşıyorsun. Söylemeyi seviyorum bu şarkıyı.
 
3.Pink Floyd-Hey You: Her ne kadar bana ölümü hatırlatsa da hayatıma fon müziği olabilecek ender şarkılardandır. Huzur veriyor müziğindeki sakinlik. "Open your heart, i'm coming home." Bu kadar güzel olabilir ancak bir şarkının sözleri.
 
 
Asteriks

1 Ekim 2010 Cuma


Son bir çaba gösterip kendini sevdirmeye çalışıyordu bu şehir toprak kokusunu içime çekmemi sağlayarak. Yatağımda son kez yatıyordum, bundan sonraki uykularım misafir adı altında olacaktı. Rüzgar ılık ılık esip bütün vücudumu şefkatli bir şekilde okşuyordu.

Annem benden gizlice ağlıyordu, farkındaydım. Onunla hiç konuşmadığım kadar konuşmuştum son birkaç gün içinde. Konudan konuya atlıyordum, onun anlattığı şeyle alakasız bir cevap veriyordum ve her seferinde de almayı unuttuğum şeyler geliyordu aklıma.

Diş fırçamı yerinde bırakmıştım. Bu, geri döneceğim anlamına geliyordu.

Ve bu şehir gidişime ağlıyordu sanki.

http://fizy.com/#s/1d7dg8

Asteriks

26 Eylül 2010 Pazar

Kararsızlık başa bela azizim

Bilindiği üzre ya da bilinmediği bilemiyorum ben, Oburiks ve Zaman Kaybı aynı üniversite ve aynı bölümü kazandık. Hazırlık sınıfını atlamak için bir sınav yapıldı 2 hafta önce ama biz girmedik bu sınava ki ben girenlerin çoğunun da kalacağını düşünüyordum. Gel gelelim ki sınav sonuçları açıklandı ve bölümdeki 67 kişiden 55'i atlamış hazırlığı. Şimdi ben buna sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Hazırlık okumanın iyi ve kötü yönlerine bakıp sonra karar vereceğim ruh halime.


Hazırlık okumanın iyi yönleri:
*Haftada 20 saat dersimiz olacak.
*Bu derslerin hepsi İngilizce olacağı için başka bir şeye kafa patlatmamıza gerek kalmayacak.
*1 sene boyunca sınava hazırlanmanın yorgunluğu bu sene hazırlıkta atacağımıza inanıyorum.
*Hazır üniversiteyi kazanmışken doya doya 5 yıl okuyacağız.
*Vize, final derdimiz olmayacak.
*Gideceğimiz şehre alışmak için bir geçiş dönemi olacak.
*Geveze'den kurtulduk çünkü o hazırlığı atladı. (Geveze'nin kim olduğunu aşağılarda bir yerlerde anlatacağım.)
*İngilizce'yi sadece teste yönelik öğrendiğimiz için konuşmayı öğreneceğiz.

Hazırlık okumanın kötü yönleri:
*Bölüme geçtiğimizde -herkes geçerse- sadece 12 kişi 2010 girişli olacak diğerleri bizden 1 yaş küçük olacaklar.
*Mezun olduğumuzda 23 yaşında olacağız.
*Bizimle aynı yıl üniversiteye girip de hazırlığı atlayanlar bizden önce seçmeli derslerini alıp başka başka diller öğrenmeye başlayacaklar.
*Bizden 1 yıl önce hayata atılacaklar.
*Onlar çeviri tekniklerini öğrenirken biz hala gramer kitaplarıyla uğraşıyor olacağız.
*Sınava girmediğimiz için alt kurdan başlayacağız. "ey, bi, ci, di..." dememeyi umuyorum.


Geveze'nin kim olduğuna gelirsek tercih sonuçları açıklandıktan sonra facebookta 2010 girişlileri kaynaştırmak amaçlı gruplar kuruldu. Biz de katıldık bu gruplara, herkes bölümünü yazıyordu ve aynı bölümden olanlarla tanışıyordu. Ben de böyle bir hata yapıp yazdım bölümümü, Geveze ekledi beni. "Sen benim ilk arkadaşımsın, çok mutluyum." gibisinden şeyler söyledi. İlk başta her sorduğuna cevap verip yardımcı olmaya çalıştım. Yurda başvuru yapacak nasıl yapacağını nerelere ne yazacağını bana soruyor, Kyk'ya başvuru yapacak onu bana soruyor. Ben kendimi yetkili biri gibi hissetmeye başladım artık. Oburiks'i de eklemişti. Onunla konuşurken "Biz şimdiden grubu kurduk, inşallah hiç dağılmayız." demiş. Kız kendi kendine grup kurmuş bizimle. Neyse ki geçti hazırlığı da kurtulduk ondan. Bir de bu hazırlığı geçti diye facebookta neler neler yazıyor. "Kendimle gurur duyuyorum.", "Zafer benim." vs. vs. Lan n'oluyo hazırlığı geçtin en birinci olmadın.

Hazırlığın iyi mi kötü mü olduğuna hala karar veremedim.

Asteriks

23 Eylül 2010 Perşembe

Mmm, şey Ankara mı? Bugün gitmesek olmaz mı? Ben gitmeden yapamazlar mı kaydımı? Mümkünse ben açıköğretime geçsem, mümkün müdür? Yanlış anlamayın, severim Ankarayı ama ne bileyim hiç gidesim yok benim.. Anasınıfına yeniden başlasam, boyama falan yapsak, çizgileri düz çekmeye çalışsak, parka gidip oyun oynasak daha eğlenceli değil mi sizce de?


Oburiks ~

20 Eylül 2010 Pazartesi

Gitmeyi çok istemesem de gidiş vakti yaklaşıyor.. Artık gidiş moduna girip alışveriş yapmak lazımdı, düştük bugün yollara.. Yola çıkarken ne alacağımı bilmiyordum, hedefe vardık hala ne alacağımı bilmiyordum aslında hedefe de bilerek gitmemiştim.. Gideceğim şehirde havalar nasıl ne biliyim ben.. Hep yaz aylarında gittim ben oraya, kışın hangi zamanında ne giyilir bilemedim o nedenle her telden çalarak aldım bişeyler.. Sonra ıvır zıvır topladım geldim eve ama ayaklarıma kara sular indi.. :D

Her şey iyi hoş da benim hala kalacak yerim yok a dostlar..  Bu kadar eşyayla sokakta kalmam umarım ama inanıyorum ben benim de başımı sokacak bi yuvam olacak.. :D

Şimdiden özledim liseyi, her şey ne güzeldi lisede, laylayloomdu hayat.. Evde ne yemekle ilgim vardı ne çamaşır yıkamakla ne de ütü yapmakla.. Şimdi iş başa düştü hadi bakalım kolay gelsiin.. :D  

Oburiks ~

16 Eylül 2010 Perşembe

Bu yazı bir sıkıntı ürünüdür.

Sözde üniversite kazandım ya ben en geç açılan okulu kazanmışım kazana kazana. Herkesi birer birer yolcu edip evde pineklemeye devam ediyorum. Artık internetten gına geldi ki bu sebepten okula ilk gittiğimde bilgisayar götürmeyeceğim. Biraz normal hayata karışmalıyım. Sürekli müzik ve film listesi yapıyorum. Ordaki internetin ağzına sıçacağım anlaşıldı bu şekilde.
Nasıl bir sıkıntı yaşadığımı kimse tahmin edemez. Diziler başlıyor yavaş yavaş iyi ki! Dün akşam bir önceki gün izlediğim dizinin tekrarını verdikleri için izlemeyeyim dedim. Düşünüyorum yapacak bir şey yok. Oturdum boşboş sokağı izledim. Yaşlı bir kadın yürüyemiyordu koluna girenlerin ne kadar bencil olduğunu düşündüm çünkü kadını hızlı hızlı yürütmeye çalışıyorlardı. Bir çiftin karşı apartmanda hangi dairede oturduklarını bulmaya çalıştım. Baktım ki sokakta malzeme kalmadı mecburen diziyi tekrar izlemeye gittim. Sıkıntım geçer belki diye 11'de uyumayı planladım ama üşendiğimden uyumadım.

Şimdi gözüme takıldı da feysbukta kendi yazdığın şeyi beğenmek de ne oluyor yahu? Kendi fotoğrafını beğenenler var bir de. Tanrım uzak dursunlar.

Gitmeme 15 gün olmasına rağmen ben hazırlıklarımı nerdeyse bitirdim. Valize yerleştirmek kaldı bir tek. Benden büyük valizi nasıl taşıyacağımı da bilmiyorum zaten. Yurtta asansör yok. Artık bel fıtığı mı olurum yoksa merdivenlerden valizle birlikte yuvarlanıp bir yerlerimi mi kırarım bilemiyorum.

Oda arkadaşlarım çirkef olurlarsa seçtiğim yatağı elimden alırlarsa stresini yaşıyorum resmen!

Hazırlık sınavına girenlerin geçmesini istemiyorum. Bencilim evet! Ben girmedim hazırlık okuyacağım onlar niye giriyor ki? Benden önce mezun olmasınlar yani.

Şu resimdeki büyük 'i' çok fazla gözüme batıyor ama başka bir şey bulamadım. Hatasız kul olmaz diye boşuna dememiş Orhan Baba.

Daldan dala atlayarak yazdığım bir yazının daha sonuna geldik. Sıkıntı ürünü olduğunu söylemiştim bakma öyle!

Asteriks

7 Eylül 2010 Salı

Bit Palas



Ben sustum artık kitaplar konuşuyor.

"Endişelenmeye başladığımda, nerede ne zaman ne söylemem gerektiğini karıştırdığımda, insanların bakışlarından korktuğumda, insanların bakışlarından korktuğumu belli etmemeye çalıştığımda, tanımak istediğim birine kendimi tanıtmak istediğimde, aslında kendimi ne kadar az tanıdığımı bilmezden geldiğimde, geçmiş canımı yaktığında, geleceğin de daha ala olmayacağını kabullenemediğimde, ne bulunduğum yerde, ne de göründüğüm insan olmayı içime sindirebildiğimde...saçmalarım."

----------

"Gidemeyenler'den olmanın en kötü yanı gidememek değil, kalamamaktır aslında..." 

----------

"Her canlının ölümünün rengi farklıydı."

----------

"...bir tekrarlar silsilesidir yaşam; başı ve sonu yoktur."

----------

"...böyle bir şeydi mazi. Kilimin üzerine dökülüvermiş kırıntılara benzemezdi. İnsan, canı istediği zaman pencereyi açıp, mazisini çırpamazdı."

----------

"...ne zaman birini bundan böyle sevmemeye karar versek kendi kendimize, ondan bizde kalan eşyalarla hesaplaşırız öncelikle."

----------

"Böyle aralara serpiştirilmiş yabani suskunluklar, aynı dili konuşmayanların sohbetlerinin nakaratlarıdır; belli aralıklarla tekrarlanır."

----------

"Sarhoşların araba sürmeleri sakıncalıdır. Bunu herkes teslim eder. Ne var ki, sarhoşların telefonu kullanmaları, araba kullanmalarından çok daha ölümcül sonuçlar doğurabildiği halde bu konuda hiçbir düzenleme mevcut değildir. Sarhoşken araba kullananlar rasgele hedeflere çarpar: aniden karşılarına çıkan talihsiz bir ağaç, kendi halinde seyreden ilgisiz bir araç...ne bir kasıt vardır bu kazalarda, ne de bir amaç. Sarhoşken telefonu kullananlar ise gidip mutlaka sevdiklerine çarpar."

----------

"Topal bir adam dans edemiyorsa, tabii dans edemez çünkü topal deriz. Ama aynı anda mahir bir dansçıysa, o zaman da deriz ki, tabii ötekilerden daha iyi olacak, çünkü topal."

----------

"Aşk nörokimyasal bir düzenektir. Ve en sadık aşıklar da kuş beyinlidir. Eğer seneler sonra hala kocasına körkütük aşık bir kadın görürsen, bil ki belleği tıpkı bir baştankaranın belleği gibi çalışıyor."

----------

"Kapalı bir sandığın içinde günışığına çıkmayı bekleyen, kıymeti bilinmemiş bir define değilim ben. Hakkımda soracağın her sorunun cevabı üç aşağı beş yukarı sende saklı zaten. Beni keşfetmeye çalışmanı da, keşfettiğini sanmanı da istemem. Tanımak zorunda değiliz birbirimizi, daha bir arpa boyu tanıyamamışken kendimizi. Başkaları hakkında edinilen bilgiler, çöplükten gelişigüzel çıkarılan yiyeceklere benzer. Tadına varamayacak olduktan sonra, kokutmaz zorunda değiliz beynimizde."

----------

"Anladım ki benim içimi cız ettiren, ona vız geliyor."


Asteriks

5 Eylül 2010 Pazar






Bana bundan alacak kişiyi sevmemem için bir sebep yok. Hı hı bence de.

Asteriks

4 Eylül 2010 Cumartesi

Bekledim de gelmedin

Düşündüm de bu sene neredeyse beklemekle geçti hep. Önce Ygs'nin gelmesini bekledik. O geçip gitti, Lys'yi bekledik. O da bitince huzura erdik sandık ama aslında her şey yeni başlıyordu. Sınav sonuçlarını beklemek gerçekten ölüm gibiydi. Her gün herkesle aynı muhabbeti yapıyorduk. Ne kadar sınavdan konuşmayalım desek de konu dönüp dolaşıp ona geliyordu. Lys sonuçları açıklandı bu sefer tercih dönemini beklemeye başladık. O zamana kadar biraz kararsızlık yaşadım özel üniversite yazıp yazmama konusunda ama tercihlerimi de yapınca rahat olacağımı düşündüm. Tercihleri yaptık. Hemen hemen belliydi kimin nereye gideceği. Tercih sonuçlarını açıklamak için çok bekletmediler neyse ki. Yine de bekledik! Üniversiteler belli oldu. Üzüldük, sevindik. Şimdi de yurt ve burs için başvurular yapıp onun sonucunu bekleyecektik. Yurtlar açıklandı. Burslar için HALA bekliyoruz. Kayıt için gerekli belgeleri hazırlayıp kayıt tarihini bekledik. Kayda gittik sırada bekledik. Bir salona aldılar konuşma yaptılar. Konuşmanın bitmesini bekledik. Sonra tekrar sıraya girip bekledik. Yurda kaydımı yaptırdım ama bu bayanla aynı odada kalabilmek için onun gelmesini bekledik. Otobüs saatinin gelmesini bekledik. Saatler bir an önce geçse de uyusak diye bekledik. Şu an büyük bir sabırla okulun açılmasını bekliyorum. En geç de bizimki açılıyor. Çok şanslıyım evet! SIKILDIM BEN ARTIK BEKLEMEKTEN. KISACA BUNU SÖYLEMEK İSTEDİM. HAYIR BAĞIRMIYORUM.

Asteriks

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Mimimimimimimim



Biz yine mimlendik de. French Oje de olmasa halimiz yaman. Bu seferki kolay bir mim, korkmayın. Başlıyoruz;

1) Lakabın var mı varsa nedir?

Lakap sayılır mı bilmem ama bazen adımın soyadımın baş harflerini söyler bazı arkadaşlarım. Bknz:Oburiks.

2) Son zamanlardan da dile dolanan şarkı?

REM-Losing My Religion.

3) En son ne zaman ve neye/kime aşık oldun?

Bir şarkıya aşık oldum. Dinlemek için ne yapıyoruz? Tıklıyoruz.

4) En son okuduğun kitap/film?

Kitap: Nermin Bezmen-Sır  Film: Sonbahar

5) Son zamanlarda en çok özlediğin...

Yağmurun yağmasını özledim.

6) Bir günlüğüne ünlü biri (oyuncu/şarkıcı/politikacı vs) olma hakkı tanınsaydı kim olurdun?

Emma Watson. Böylelikle Daniel'ı görürdüm. Tanrım!

7) Yarın sabahki ilk planın?

Pazar günlerinden nefret ediyorum ve tek yaptığım evde oturmak oluyor.

8) En sevdiğin huyun?

İnsanlara yardım etmeyi seviyorum sanırım.

9) Şuanki bölümünde/mesleğinde olmasan ne olurdun?

Asker.

10) Okurken en zevk aldığın 3 blog ?

French oje, Larien, LOL'umsu.
 
 
Benim mimlediklerim:
 
seymassa
Cips Yiyemeyen Kız
LOL'umsu
Pia
Haspam işte
 
 
Asteriks

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Bağımlılık


Merhabaa,
Uzun süredir internete giremediğim için Sims 3 oynamaya karar verdim.. Ama kararımı gerçekleştirebilmek pek kolay olmadı.. Gittik korsancıya aldık CD, geldik eve kuracaz hata verdi zaten internetsizlikten sıkılan canım daha çok sıkıldı.. Ama yılmadım, bi daha gittik korsancıya bi program var onu yükle sorun kalmaz dedi, tamam dedik geldik eve ama programı bulabilene aşk olsun.. Ama yine yılmadım, ablamın arkadaşının da bu bağımlılık düzeyi yüksek oyunla haşır neşir olduğunu bildiğim için "Ablaa lütfen iste Simskolikten de ben de oynayayım" dedim.. Tamam dedi, ama gel gör ki oyunun boyutu büyük olunca hiç bi yere sığmadı ve ablam getiremedi.. En son orijinal almaya karar verdim.. Ablamla konusurken söyledim yeter artık gidip alacam diye.. O da dur bekle gelirken getirmeyi bi daha deniycem dedi.. Bi daha denedi ve tatatataam mutlu soon, başardı.. :) Sabah uyandığım gibi kurdum ve oyuna başladım, başlayış o başlayış sadece yemek yemek için kalkar oldum bilgisayardan.. Günde 23 saat mesajlaştığım Asteriks'in attığı mesajları bile görmez oldu gözüm çünkü telefona bakmak aklıma bile gelmiyodu.. Yani ben de Simskolik oldum artık.. Zor oldu ama kavuştum ona, bakalım nasıl ayrılacam ondan.. :D

Biraz da neler yaptığımdan bahsedeyim; 

-Sims'e ilk bi çiftle başladım, bi çocukları oldu, sonra yumurta kalitelileştiricisi kullanan dişi Sim sayesinde önce ikiz sonra üçüz kızlar doğunca bu aileyi çöpe atmaya karar verdim.. :D

-Daha sonra bir genç kızla devam ettim yola, hem okuyan hem çalışan namuslu bi kızdı bu.. Büyüdü ve evin hizmetçisine aşık oldu.. Senden de hayır gelmez artık dedim ve onu da sildim..

-Sonra yine bi çiftim olsun  istedim; Milano Sueberg ve Rudeboy Sueberg.. Çocukları oldu, Oliver Sueberg.. Rudeboy kariyer basamaklarını hızla tırmanan bi arkadaşımız ama bu yoğun ve stresli hayat onu hizmetçiyle fingirdemeye zorladı sanırım ki karıısı işteyken hizmetçiyle fingirdedi ve karısı bunu öğrenince de Rudeboy karısından özür diledi  fingirdemeye karısıyla devam etti.. Bu sırada çalışkan Oliver çapkın babasına çekmedi ve hep okul 1.si olarak annesini mutlu etti.. Şimdilik bu aileyle devam ediyorum bakalım bunlardan ne zaman sıkılacam.. :D 

Oburiks ~


20 Ağustos 2010 Cuma

Bazen Sinirleniyorum

Bayıla bayıla dinlediğim bir şarkıyı duyup "Bu ne böyle bağırıyor?" diyen insanlar var.
Hayatımda ilk defa sıkıntıdan değil de isteyerek sürdüğüm oje için "Heheh çok komik." diyen insanlar var.
Okuduğum herhangi bir kitabı beğenmeyip o kitapla ilgili hiçbir bilgisi olmamasına rağmen kitabı yerden yere vuranlar var.
Kısacası sevdiklerimle, beğendiklerimle zıt görüşte olanlar var. Zevk renk meselesi denemez buna. Bu artık kendi düşünceleriyle örtüşmeyen bir şeyi kimsenin yapmasını istememeye girer ki bu da ne kadar sığ olduklarını gösterir.
Şu güzelim şarkı sevilmez mi hiç yahu?

Tıklayınız.


Asteriks

Yaşlanırken



Ben dün 18 oldum.
Yarın 19 olacağım. Sonra da 20.

Asteriks

15 Ağustos 2010 Pazar

Eyvah Mimlendik!

Sevgili French Oje mimlemiş bizi. İlk kez mimlendik bu yüzden havai fişekleri patlattık. Mimin konusu; çocukluktan akılda kalanlar.




"Onun arabası var güzel mi güzel": Sıkı (!) bir Mustafa Sandal ve Mahsun Kırmızıgül hayranıymışım o zamanlar. Öyle ki arabada bir kaset evde bir kaset bulunduruyormuşum ikisinden de ve bütün yolculuklar sırasında onlardan başka bir şey dinletmiyormuşum. Hala Mustafa Sandal dansı yapmamın sebebini anlamamış olan?

Uçan balonlarla aramdaki özel bağ: Uçan balon gördüm mü benim için akan sular durur. Bir gün anneme diretip aldırmıştım hem de iki tane. Bacak kadar boyumla bir tane balon neyime yetmiyorsa! İkisini de koluma taktığımda benden havalısı yok tabi. Otobüse bindik annemle, otobüs ağzına kadar dolu üstüne bir de benim balonlarım. Annem beni ezilmekten kurtarayım derken cüzdanını çaldırmaz mı?! Gitmişti bütün paracıklar.

Yetinmeyi bilmemem: Ailece yemeğe gittiğimiz bir gün gittiğimiz yerdeki yemeklerden yemek istemedim, daha doğrusu inadım tuttu. İskender istiyorum diye tutturdum. Bir türlü ikna edemediler beni tabi. En sonunda iskenderi getirttiler gittiğimiz yere. Ben de afiyetle yedim.

Küçük hırsız: Annemin günlerinden birindeyiz. Ev sahibinin oğlu da benim arkadaşım. Çocukları bir odaya postaladılar. Oynadık, ettik derken bir kavanozun içinde kalpli sabunlar gördük. Aman Tanrım ne güzeldi onlar! Benim olmalıydı. Evden çıkarken arkadaşım hepimize birer tane verdi annesine göstermeden. Yolda giderken bizim apartmanda oturan arkadaşımla birbirimize gösterip gülüyoruz. Annem çaktı durumu, sonra da suratıma çarptı bi tane. İlk ve son hırsızlığım olmuştu. Ben suçsuzum Hakim Bey!

Boğma çalışmalarım: Uzaktan yatılı misafirlerimiz gelmişti bir yaz. Çocukları hiç susmuyor. Üstüne üstlük adımı yanlış söyleyerek çağırıyorlar beni! Ben de denize girdiğimiz bir gün birini boğmaya çalıştım. Elimden zor aldılar kızı. Geçenlerde o kızla bir araya geldik yine. Utandım resmen.

Bir genç kızın dramı: Ortaokuldayım, sevgilim var. Okulda gizli sandığımız ama herkesin gördüğü bir yerde buluşuyoruz her tenefüs. Bir gün yine orda konuşurken sevgilimin arkadaşı yanımızdan geçerken "Bıyıklara bak." hehöhöhe diye dalga geçti benimle, sevgilim de güldü onunla birlikte. Ben hiçbir şey söylemeden kaldım orda öyle. Ne utanç vericiydi.

Anlatınca komik olmadı ama o zaman komikti.

Benim mimlediklerim:

Brida
dilaraaks
LOL'umsu
Zaman Kaybı
seymassa


Asteriks

14 Ağustos 2010 Cumartesi

HÜ-HÜ-HÜ


En başından beri Ankara istiyordum.. Sonra Ankara'da arkadaşlarımla olmak istedim.. Şimdi Ankara'da arkadaşlarımla olup aynı sınıfta olmak istiyorum.. Bence çok şey istemiyorum, burdan Hacettepe yetkililerine gerekeni yapmaları için sesleniyorum.. :D 

Şu an mutluyum blog, hem de çok.. Asteriks'le ve Teyzesinin ördüğü kırmızı şapkalı kızla aynı yeri kazandım.. Asteriks'le aynı yere gitmeyi bi kaç ay öncesine kadar hayal dahi etmezdim.. Kimlerle kimlerle hayaller kurdum ama Asteriks'le hiç hayal kurmamıştım.. İçten içe Asteriks'le aynı yerde olmayı istiyodum ama bencilce duygularımı bırakıp Asteriks Boğaziçi'ne gitsin istiyodum.. Normalde dün aynı yere gideceğimizi öğrenince mutlu olmam gerekirdi ama Asteriks üzüldü diye üzüldüm ben de.. Hatta dün onlara giderken kağıttan limonata götürdüm ona, bi de browni alacaktım ama öğleden sonra pasta yiyecek diye almamıştım.. Hoş öğleden sonra pasta yemedi ama neyse.. :D Uzun lafın kısası mutluyum ahali mutluyuuum, ama aynı sınıf ve aynı yurt odasında olursak daha mutlu olacaamm.. :))    

Hıı bu arada hayal kurmayacam artık diyodum ama dünden sonra tekrar kurmaya karar verdim.. Hayalsiz hayat olmazmış hayallerim gerçekleşmeye başlayınca anladım.. :))

Oburiks ~

13 Ağustos 2010 Cuma

Oburiks'ten kurtulamadım blog. Aynı üniversiteyi ve aynı bölümü kazandık. Olacak şey mi bu? Bir de oda arkadaşı olursak yandık!
Şaka bir yana sevindim lan ben. Boğaziçi'ne el sallasam da şu anda sevdiğim insanlarla ve istediğim bölümde olacağım.

Asteriks

Veda Busesi

Şimdi genç arkadaşlarım kıyamet kopacağı bu kadar geç mi söylenir sorarım size? En az 1 hafta önce söylenmeli ki hazırlık yapalım. Daha göreceğimiz insanlar olabilir, gideceğimiz memleketler olabilir. Ne biçim kıyamet araştırmacısı bu!!!! Sadece 25 saatle mi çalışıyor? Ben bu durumdan hiç memnun değilim gidince şikayet edicem yetkili mercilere. Hayatımda kullanmadığım kelimeleri de kullanayım boş gitmiş olmayayım. Sanmayın ki kıyamet kopuyor diye her şey bitiyor asıl şimdi başlıyoruz. Serdar Ortaç'ı da yanıma alıp gidiyorum sırf orda rahatça horon tepeyim diye. Sizin yataklarınız, sofralarınız hazır. Yiyin, yatın ve sıçın. Tek istediğim bu. Nuriler de bekliyor. İstediğiniz ismi verebilirsiniz onlara. Son 13 dakika. Nereyi kazandığımızı görseydik be hacı. Neyse kaderde sınava çalışıp kazanıp nereyi kazandıgını öğrenememek de varmış. Artık kader yokmuş. Sizleri sevdiğimi söyleyerekten yolunuz açık olsun, allaha emanet olun.



Asteriks

12 Ağustos 2010 Perşembe

Sertab Erener - Lâl

Bir bulut olsam yüklenip yağsam
Dökülsem damla damla toprağına

Buyrun dinleyin.. :)

oburiks ~

10 Ağustos 2010 Salı

Şiki Şiki Baba



*Ben küçükken bizim eve temizliğe gelen bir teyze vardı. Adı Resmiye'ydi ve 50 yaşın üstündeydi. Ben sırf kadını oynatmak için bacağımda sinek ısırığı olan yere kolonya döker ve deli gibi bağırırdım. Kadıncağız yazık 2 kat merdiveni koşarak inerdi korkudan. Sonra bir şey olmadığını görünce rahatlardı. Ben de bundan zevk alırdım onu korkuttuğum için. Kötü çocukmuşum resmen. Günah çıkarmalıyım acilen!

*Resmiye'den sonra bir de Oya gelmişti, ona da az çektirmemiştim.

*Saçma sapan şarkıları ezbere bilirim ve en sevdiğim şarkıları söylemek yerine dilimde hep bu saçma şarkılar vardır. "Bas gaza aşkım bas gaza."

*Bugün 2 ay önce yapmam gereken bir şeyi yapıp odamdaki testleri topladım. Toplarken "Vaynısını. Bu kadar testi ben mi çözdüm lan?" diye geçirmedim değil. Lise hayatımı çöpe attım bildiğin. Annem hala "İyice bak belki işine yarar." diyordu ben büyük bir zevkle o testleri atarken.

*Bir de böyle bir şey vardır: Artık işine yaramayan ama belki bir gün işine yarar diye sakladığın şeyler. Lise 2'de tuttuğum ders notlarını saklamıştım belki sınav zamanı bakarım diye. Bir kere bile dönüp bakmadım. Notlar ne işe yaradı peki? Evi çöp eve dönüştürmeye.

*Çamaşır katlama makinası icat etmek istediğimden söz edecektim ki Google beni hayal kırıklığına uğrattı. Böyle bir makina varmış! Beynimden vurulmuşa döndüm. Bu benim fikrimdi! (derken hıçkırıklara boğulur.)

Yazının anafikri: Mavi gözlü olanlar ne kadar şanslı olduklarını bilmiyorlar.


Asteriks

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Hayaller

Hayal kurmaktan vazgeçtim desem de hep hayal kurarken buluyorum kendimi.. Favori hayaller üniversiteye gidince yapılacaklar.. Kiminle aynı şehirde olacaz, nerelere gidecez, dersler zor mu kolay mı falan filan.. Hatta inanmazsınız yılbaşı planlarımız bile hazır.. :D İzmir'e gidecez, Ankara İstanbul zaten bizim, biraz yeni şehirlere açılalım dedik.. :D
Amaa bunları düşünürken şunları hiç düşünmedik;

-Acaba yılbaşında hala görüşüyor olacak mıyız?
-Acaba yılbaşında yeni arkadaşlarımızla birşeyler yapmak istemeyecek miyiz?
-Acaba yılbaşında sevgilimizle başbaşa olmak istemeyecek miyiz? (Ama biz Asteriksle, sevgili bulup arkadaş unutanlara karşıyız, öyle olmamaya kararlıyız.. :D)

Hatta bizim önümüzdeki yaz yurtdışına gitme hayallerimiz de var ne de olsa dilciyiz ve artık üniversiteli sayılırız.. :D Bunu gerçekleştirebilmek için de burslarımızdan para biriktirecez hergün kumbaraya para atacaz.. :D Bu hayalimiz için de bir sürü acaba var ama boşverin hayaller güzel şeyler ama sonunda gerçek olurlarsa tabi.. Yok suya düşerlerse çok fena..

Dilerim hayallerimiz istediğimiz gibi gerçek olur, her şey güzel olur..İsteyene Ankaradan, İstanbuldan, İzmirden hatta yurtdışından kart atabiliriz.. :P


Oburiks
"Gönderen Fareli Köyün Kavalcıları on 02 Mayıs 2010 Pazar / Comments: (0)
Bilok tercih yapacağımız günler de gelecek.


Asteriks"



Demişsin Asteriks'm.. Tercihimizi yapacağımız günler geldi, yaptık, hayırlı uğurlu olsun.. :)

Oburiks

30 Temmuz 2010 Cuma

Evlerden Irak!



Kişisel eşyalarım söz konusu olunca biraz bencil ya da cimri oluyorum sanırım. Kimseyle paylaşmak istemiyorum. Mesela çoğu oyuncağım odamın bir köşesinde hala çok sağlam bir şekilde durur ve eve çocuk geldiğinde birine bir şey yapacak diye ödüm kopar. Geçenlerde kuzenim geldi ve 3 tanesini alıp götürdü. O gün resmen yas tuttum. Bir yandan kendime diyorum ki: "Saçmalama, ne yapacaksın bu saatten sonra oyuncağı? Bırak çocuk oynasın." diğer yandan da içim içimi kemiriyor: "Ama o geçmişten bir hatıra." diye. Geri istesem bana neler söyleneceğini de biliyorum. Ben de annemle halletmeye karar verdim bu işi ve ona söyledim. O da bir şekilde almış, bugün getirdi. Ne kadar mutlu oldum anlatamam. Hatta o giden-geri gelen oyuncaklarımdan birinin aynısından kuzenime almayı düşünüyorum ben şu anda. Çok sevdi çünkü. Daha önce de kocaman koyunum vardı onu alıp gitmişti, nasıl içim sızlamıştı. "Büyüyünce alırım ama." diye de pazarlık yapmaya çalıştım. Merakla büyümesini bekliyoruz.

(Mikrodalgaya köfte koymaya çalışırken tabaktan mikrodalganın içine düşüren benim.)


Asteriks

Biz, bazen saçmalarız.

Asteriks
bugünkü dersimiz: insanlar ilginç

Oburiks
kim ilginçlik yaptı yne

Asteriks
hiç kimse canım
öyle ders vermek istedim

Oburiks
ha okuy
başlayalım o zaman
dersimize

Asteriks
ilk konumuz nedir

Oburiks
insanlar neden ilginç olmayı seçer

Asteriks
ilgi çekmek için


Asteriks
bugün dersi öğrenci anlatacakmış

Oburiks
ama çalışmadan gelmiş öğrenci

Asteriks
olsun bi başlasın devamı gelir

Oburiks
insanlar neden ilginç bilmem ama çevremizdeki ilginç insanlar sayesinde ilginç insan kültürümüz arttı ilginç bi şeklde

Asteriks
ben sıkıldım ama bu kadar ilginçlikten
normal olanından yok mu bu türlerin

Oburiks
yokmuş
normallik 3 beden büyük onlara

Asteriks
normallik giydiklerinde yakışmıyor onlara

Oburiks
normal giymek isteseler terzide diktirebilirler ama sanırım istemiyolar

Asteriks
dedim ya amaç ilgi çekmek

Oburiks
bu arada bugünün "ilginç"i kim aceba

Asteriks
ismini vermek istemeyen izleyici

Oburiks
ama ismini verirse problemlerini daha kolay çözebiliriz lütfen bakın canlı yayında zorluk çıkarmayalım

Asteriks
mümkün değil
kod adı şükufe

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Kabuk Adam




Kitapla ilgili ne desem yavan kalacak gibi. O kadar etkilendim ki üstüne bir şey söylemek istemiyorum. Yine alıntıları konuşturacağım burada. Belki aşka bakış açısıyla benim bakış açım birbiriyle örtüştüğü için bu kadar etkilendim. Kabuk Adam'ınızı bulmanız dileğiyle.


"Bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar. Unutamamak. Belleğin kaçınılmaz intikamı. Herhangi bir iz taşınıyorsa eğer, bu bir zamanlar bir yara açıldığındandır."

----------

"Bugün artık biliyorum: hayatın bizlere verip verebileceği tek ödül, tek armağan, sevgi dolu bir insandır ve biz böyle bir insanı, ilk fırsatta katlederiz. sonra da, ömür boyu, bu asla bağışlanmayan günahın lanetini sırtımızda taşırız."

----------

"Tropiklerde, o gözden ırak adada öğrendim ki,cennetle cehennem iç içedir, ancak bir katil bir peygamber olabilir ve insan bir başkasına, aynı karabüyü ayinlerindeki gibi, dönüşebilir, çünkü insanın tam zıddı gene kendisidir."

----------

"Bir kitabın kapağına bakarak içindekileri anlayamazsın."

----------

"Karanlıktan herkes korkar, ama karanlıktakilerin aydınlığa çıkarılması gerekir."

----------

"-Çok nehirlerden geçmişsin bugüne dek.
...
-Çok nehirde boğuldum."

----------

"Bir anıyı yeniden yaşamaya çalışmak ne kadar umutsuz, anlamsızdı. Yapay bir mücevherden daha uyduruk bir şeydi."

----------

"Hepimiz okyanusun sonsuzluğunda kaybolmuş yapayalnız adacıklardık; sınırlarımızı aşıp bir başkasına dokunabilmemiz, bir yanılsamaydı yalnızca."


Asteriks

23 Temmuz 2010 Cuma

Neden her insanda başkaları gibi olma isteği vardır da kimse kendine has olamaz..
Nice insan var ki, ismini-suratını görmesem başkası sanabilirim kolayca.. Öyle olunca takdir toplayacaklarını mı düşünüyorlar acaba.. Neden kendileri taklit etmek yerine farklı olup takdir edilmek istemezler bilmem.. Ama unutmayalım ki güzel olan taklit edilir.. :)

~~~~~~~~~~~~~~~~~~oooo~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sanırım ben aklı çabuk karışan kararsız bi insanım.. Son ana kadar karar verebilmem o kadar zor ki..
Mesela üniversite tercihleri;
Ben en iyi üniversite olsun diye düşünmüyuorum, arkadaşlarımla gidebileceğim mutlu olabileceğim yer olsun diye düşünüyorum ama sonraaa biri çıkıp düşüncemin aksi bişey söyleyince kararım hemen değişiyor.. Keşke tercih yapmasam da beni direkt bi üniversiteye yollasalar.. :D


~~~~~~~~~~~~~~~~~~oooo~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bugünlük bu kadar yetsin, şimdi gidip Hacettepe gezme zamanı bakalım beğenecem mi? :D

Oburiks~

8 Temmuz 2010 Perşembe

Asfalt Kader

14 saatini yolda geçirmiş biri olarak yol boyunca saçmaladım. Yol berbattı, ilk defa bir yolculukta bu kadar rahatsız oldum ve çocuklardan nefret ettim. Saçmalamalarımdan birkaçı:

*Neden çocukların çişi geldiğinde rahatlıkla "Hö? Ne olmuş? Çişi mi gelmiş?" deriz de bizim ÇİŞİMİZ geldiğinde "Lavaboya gidiyorum." deriz ki?

*Yanımdaki teyze "Neden bu otobüsü tercih ettiniz?" dediği anda içimden yarışmacı arkadaşlara başarılar dileme isteği yükseldi.

*Ne yazık ki "Çocuklarınızı pistten çekin." uyarısının yapılabileceği bir ortamda yolculuk yapmıyorum yoksa şimdiye çoktan çocuksuz bir dünya için el ele vermiştik.

*Yan koltukta oturan 2 küçük çocuk ve diyalogları:
Kız:Abii kalk Mehmet Ali Erbil'in filmiii!
Erkek:Güzel bir şey değilse seni öldürürüm!
Kızın aklından geçenler:Ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm ben Mehmet Ali Erbil için seni uyandırmayı göze almışım.


Asteriks

Türkiye Turnesi

Uzun bi aradan sonra merhabaa,
Yok olduğum süre boyunca bi çok il gezdim.. Yolculuk Eskişehirle başladı, İzmir, tekrar Eskişehir (Eskişehir yolunda Afyon ve Kütahya), Ankara ve son olarak Beypazarı olarak devam etti.. İzmir'den nefret ettim.. Şehir güzel evet, hatta Mersin'e de benziyor ki bu benim için gayet güzel bir şey ama ben nefret ettim.. Yıldızım barışamadı.. :) Belki de böyle düşünmemde başıma gelen olayların da etkisi vardır.. Nedir onlar derseniz, dediğinizi duyar gibiyim, hemen anlatayım.. :D
İzmir'e giderken otobüsümüze kamyon çarptı, İzmir'e vardığımız gün elimi kestim foşur foşur kanadı, dolma gibi sarılı 2 parmağım oldu.. Evde bulunan kedi yüzünden hapşırmaktan nefesim kesildi sandım.. Vapur ve ulaşım sorunu ayrı bi işkenceydi.. Ve son olarak bazı özel problemler yaşadık.. Kısaca İzmir benim için lanetli şehir..
Eskişehir'e gelince yarım gün kalmama rağmen sevdim orayı, tam bi öğrenci şehri dedikleri doğruymuş.. Benim için önemli sorunlardan biri olan yemekler gayet güzel ve ucuz orda, şimdiden girdi gözüme Es Es.. :)
Ankarayı zaten hep sevmişimdir, güzel, şirin, sevimli.. :) Amaa hiç biri Mersin'in yerini tutamaz.. Örneğin Mersinde en uzak yere yarım saatte gidilirken bu şehirler tam bi eziyet.. Hele ki İzmirdeki vapur beni benden alan bi ayrıntı, midem her binişte kendini dönme dolapta zannetti.. Bu düşüncelerimden yola çıktım ve bir üniversite adayı olarak İstanbul ve İzmir'in üstüne uzunca bir çizik attım.. Ankarayı da yuvarlak içine aldım. Şuan favorim o, hadi hayırlısı.. :D

Sevgili Üniversite Adayı arkadaşlarım; :)
-Eğer ki sizde benim gibi salıncağa bindiğinizde bile midesi bulanan bi insansanız, ya da zaman zaman asansörde bile mideniz bulanıyorsa aman vapurlu şehirlerden uzak durun.. :)
-Mersinde bile zaman zaman ay yollar bitmiyoor, of sıkıldım gitmekten, git git bitmiyor diyorsanız, İstanbul, İzmir, Ankaradan uzak durun.. :)
-İzmir'in sevdiğim yanı da var bi kaç tane, güneşin geç batması, çok lezzetli midyelerin olması ve Mersin'e benzemesi.. :) Bunları da dikkate alabilirsiniz tabi.. :)

Ben en çok Ankarayı sevdim, en çok Ankara istedim.. Hadi bakalım hayırlısı..

Hepinize iyi akşamlar dilerim.. Hoşçakalııın, bir başka yazıda görüşmek üzere.. :))


Oburiks ~

30 Haziran 2010 Çarşamba

Ruhumuzun bulutlu olduğu zamanlar vardır. O bulutlar öyle bir kaplar ki her bir yanı ne taraftan bakılırsa bakılsın gökyüzünün maviliği görünmez. Bulutların dağılması için ya yağmur yağmalıdır ya da güneş ortaya çıkıp dağıtmalıdır bütün bulutları. Bazıları yağmuru seçer, yağmur yağarsa hüznün dağılacağına inanırlar, yağmurun hüznü yıkayacağına. Bazıları güneşi arar. Bu güneş bir dost ya da hiç tanımadığı bir insan. O güneş yüzünü göstermeye başladığı andan itibaren mavi ortaya çıkar ve ruh hüzünden sıyrılmaya başlar. Mutluluk yakındır.
Mavi ve güneşli günler.

Asteriks

27 Haziran 2010 Pazar

Dertler derya olmuş..

Sanırım ben hayatı kendim için yaşamayı öğrenemedim bilog.. Hayat benim, herkes gidici, bana kalacak yine tek benim diyemiyorum bi türlü.. Yanımdaki mutlu olsun ben nasılsa bulurum bi yolunu diyorum.. Bencil olmayı öğrenemedim; halbuki çevremde o kadar çok bencil var ki.. Bi de üzmemek için üzülmeyi âdet edindim kendime, geçer bunlar sanırım bilog.. Çocukluk salaklıkları diyip geçesim var ama pek çocukluk kalmadı sanki..

Bu aralar bi de kuruntulu oldum Aganto, kuruntu yaptığım şeyler de incir çekirdeğini doldurmaz cinsten.. Hayatta hep kafama takacak bişey bulabilmemden ötürü alkış istiyorum hepinizden..

Haa aklıma gelmişken ben "hayır" demeyi de bilmiyorum biloogg.. Fark ettim de çok sorunluyum be bilog bu işin sonu nolacak acaba.. Ölsem yapmam ben bunu hayır hayır diyorum kendime ama karşıdaki gelip sorunca hayır diyemeyip tabi neden olmasın diyorum.. Allah akıl fikir versin bana..

Ankara hep yağmurlu ve kara bulutlu Burina belki de bu sorunluluğumun nedeni de bu kasvetli havadır..

Bugün daldan dala atladım ama çok uykum var bi de kafam dağınık, kusuruma bakmayın artık.. :)

Hoşçakalınız, en kısa zamanda görüşmek üzereee.. Özleyin beni.. Ben Oburiks.. :))

İsyanım Sana Küçük Canavar!



Sırf sen ve senin gibilerden kaçmak için geceleri kafam dahil her yerimi örterek yatıyorum bu sıcakta. Uyku sırasında zayıf anımda yakaladın dün gecenin bir vakti ısır ısırabildiğin kadar. Saat 3.30 gözümü açmamla dudağımda bir şişlik hissetmem bir oldu. Aynaya baktığımda dudağımın 8 kat şiştiğini, doğal silikona sahip olduğunu gördüm. Tek bir noktadan ısırmayıp ortalasaydın bu durumdan şikayetçi olmayabilirdim.

Gece gece kalkıp buzun içine daldım sırf o şişlik biraz olsun insin diye. Ben buzla akraba olurken odanın içinde bir savaş hali: annem sineği öldürmeye çalışıyor. Benimse dünya umurumda değil, sanki dudağı şişen ben değilmişim gibi yine kafama kadar çekip uyumaya çalışıyorum.

Diyeceğim şu ki bu sineklerin soyu tükense mesela. Dinazorların yanına yollasak onları da. Ekolojik denge falan bunlar boş şeyler, fani şeyler.
Önemli olan burda insanların vücudunda açılan yaralar, bölünen uykular.

Ben cani değilim sadece uyumaya çalışan bir bireyim.

Not: Dudağım sabah eski haline dönmüştür.


Asteriks

24 Haziran 2010 Perşembe

Holalaa Aganta Halkı,
Ankara buz gibi, yağmur yağıp duruyor.. Gün boyu evdeyim, bi de teknolojiden uzak kalmak öyle zor ki anlatamam. Elektrik kesilir TV yok, laptop saklanır internet yok, telefon kafayı yer, SMS yok.. Bunların içinde en zoru telefonsuzluk oldu bilog.. Elim ayağım olmuş bu telefon benim.. Ama sanırım telefon değil telefondakiler özlediklerim..
Sınav düşüncesinden de hala kurtulamadım, her gece rüyamda ya tercih yapıyorum, ya sonuçlar açıklanıyor, bir an önce tamamen bitse de kurtulsam..


Dün 5 yaşındaki kuzenim, çok mutsuzum odamda yalnız kalmaya çok ihtiyacım var lütfen odamdan çıkar mısın dedi bana Aganta, çok şaşırttı beni kerata, günler böyle şaşırıp mutlu olmakla geçiyor işte.. Hafta sonu olsa da gezsek biraz, hep ev hep ev sıkıcı.. :D


Mersin'e dönünce de Ribörts bizi bekler Asteriks'm, bi gidemedik..
Şimdi gideyim sonra yine gelirim..

Sağlıcakla kalın Burinacanlar.. :D

Oburiks

23 Haziran 2010 Çarşamba

Şehrin Aynaları




Kitabı uzun uzadıya anlatmayacağım, kitaptaki olayları da. Zaten anlatmaya kalksam toparlayamam da. İlk başta karışık geliyor, çünkü bölümler kısa ve her bölümde başka birinden bahsediyor. Kitabın ortalarına doğru biraz biraz anlamaya başlıyor insan. Mesela kitapta baya ilerlememe rağmen nerede ve kaç yılında geçtiğini zar zor anladım. (Hayır ben salak değilim.) Elif Şafak'ın diğer kitaplarına benzemiyor ama dili çok güzel ve sonu şaşırtıyor. Yine de Elif Şafak okumamış birine bu kitaptan başlamasını tavsiye etmem.
Kitapta altını çizdiğim cümlelerin bir kısmını ekleyeceğim buraya.


"Durup omuzlarından sarsmak istiyordu hüznü; neyin peşinde olduğunu duymak istiyordu."

-----------

"Gayet iyi biliyordu ki hüzün denilen şey tıpkı siyah, dalgalı saçlarının arasına nasılsa yerleşivermiş beyaz bir saç teline benziyordu. Hüzün, kopardıkça çoğalıyor, çoğaldıkça arsızlaşıyordu."

-----------

"Mutluluğun ardından gelebilecek bir elemin yaratacağı hüsrandan değil, mutluluğun kendisinden korkuyordu."

-----------

"İnsan bazen bir haritaya ihtiyaç duyar. Hiç gitmediği ya da hep gittiği bir yerin haritasına değil; bir daha asla gidemeyeceği bir yerin haritasına. Geçmişi bir rüya olmaktan çıkartıp oranın hep var olduğuna ve geleceği ümitsizlikten kurtarıp oranın hep öyle kalacağına inandıracak bir haritaya. İnsan bazen sevgilisinin haritasını çıkarmaya ihtiyaç duyar. Terk edilmenin acısını unutturup, acısını çoğaltacak bir haritaya."

-----------

"Hem zaten, çok geçmeden kabuk bağlardı her yara."

-----------

"Güllerin aksine, içine konduğu vazoda hiçbir zaman mutlu olamayacağını biliyor."

-----------

"Hatıralar bu kadar ıstırap verdiğine göre, en iyisi hiç hatırlamamaktı. Hiç hatırlamamak, mutlak ölüm demek olsa da!"

-----------

"-Dünyayı gezip görmek isterdim.
-Boşversene; benim için, ben neredeysem dünya oradadır.
-Ah, anlıyorum; kainatın bu kadar küçük mü olduğunu sanıyorsun?
-Hayır, sadece, ben bu kadar büyüğüm!"

-----------

"Ve kuvvetle hissediyordu birken iki olabilenin, iki iken sıfır olabileceğini."

-----------

"Hissetmemek bir meziyettir bazen; donmuş bileklerini kesemez insan.
Hissetmemek bir eziyettir bazen; donmuş bileklerini kesemez insan."

-----------

"Aşk sonradan gelmez hiçbir zaman. Varsa vardır, o kadar."



Asteriks

22 Haziran 2010 Salı

Bilok okul kapandı, mezun olduk hatta sınavı bile atlattık ama hiçbirini yazmadık buraya. Okulun son günü o kadar çok beklettiler ki güneşin altında neredeyse sınava giremeyecektik. :P Üniversiteye gidip görelim dedik nerede gireceğimizi. Daha üniversiteyi kazanmadan nasıl rezil olacağımızı yaşadık. Hiçbi yeri bilmiyoruz, yemek alırken zaten neler yaşadığımızı bi biz bir de Allah bilir. :D Her neyse atlattık o günü ve sınav günü sabah saatler geçmek bilmedi. Saat 14:30'a sınav mı konurmuş diye baya sövdüm ben sınav öncesi. Sınav geçti gitti. Kimisi mutlu oldu, kimisi üzüldü.

Şimdi biz sözde tatildeyiz ama hala üstümden atamadım sınav zamanını. Sabahları gözümü açtığımda kalkayım da test çözeyim diyorum sonra internette çok vakit geçirince vicdan azabı çekiyorum falan. Ama geçer umutluyum. :p Bir de şöyle bir şey var tatil çok sıkıcı bir şey ya. Böyle sabah kalkıyosun yapacak bir şey yok. Televizyon zaten izdivaç programlarından geçilmiyor. Bütün diziler bitti akşam izleyecek bir şey yok. Öyle geçip gidiyor işte.

Oburiks tatilde. Geziyor.

Asteriks Mersin'den bildirdi şimdi hava durumu.

6 Haziran 2010 Pazar

Sabaha hiç bi şey hatırlamıyor olabilirim bilok.. :D
İyi ki gitmişim meezuniyetee, delirdik, çıldırdık, gececiler yanımızda halt etmiş.. :D
Seviyorum 7 koca kafayı ve koca kafaların kafa hocalarını iyi ki var herkes.. :)
Yedik, içtik, eğlendik.. En kötü günümüz böyle olsuuunn.. :D

Oburiks

5 Haziran 2010 Cumartesi

Gecenin Getirdiği Saçmalamalar

*Geçmişi anmayı pek sevmem. Ama hafızam sürekli geçmişi hatırlatmakta ısrarlı. Daha önce yaşadığım bir anı saniyelik de olsa tekrar yaşıyorum. 1 kere gittiğim bir evde o anı yaşarken görüyorum kendimi.

*Kalabalık ortamlardan hiç hoşlanmıyorum. Kasılıyorum baya bir.

*Bazı şarkılar var ki benim için çok önemlidir. Hatta benimle birlikte yaşıyorlar diyebilirim.

*Kendimle çok konuşuyorum. Öyle ki iç sesime bir isim bulmalıyım. Yoksa iletişimimiz zor olacak.

*Sevdiğim insanların mutluluğu için istemediğim şeyleri yapabilirim zaman zaman.

*Sevdiğim insanlar demişken bir şeyleri ya da birilerini çok sevememe hastalığı var bende sanırım.

*Beni tanımayanlar hep soğuk bulurlar, haklılar bence de soğuğum. Selam olsun.

*Nedendir bilmem genelde "neden"i "niye"ye tercih ederim, ama çoğu zaman niye derim/yazarım.

*Takıntılarım var. Bunlardan son zamanlarda en çok uğraştığım muslukları tek damla damlamayıncaya kadar kapatmak. Yatağımdan kalkıyorum kapatmaya.

*Isırarak yemek yemeyi unuttum, hayatımın geri kalanını böyle geçirmek istemiyorum. =D

*Bazen kendimi gerizekalı gibi hissediyorum. Bazen de çöp.

*Gecenin bir vakti burda ne yapıyorsun diyecek olan olursa verecek cevabım yok. Şu anda yatakta olmam gerek hatta. Çünkü yarın mezuniyet balomuz var ve hayatımda ilk defa 5 saatimi kuaförde geçireceğim.

*Kuaförlerden nefret ediyorum.

*Son olarak yarın topukluyla yakın bir ilişki kuracak olma fikri beni korkutuyor.


Asteriks

4 Haziran 2010 Cuma

Normal olsaydık görmem gereken bi insan vardı.. Ama hiç görmedim, dün itibariyle bi daha da göremem zaten..
Oburiks

3 Haziran 2010 Perşembe

31 Mayıs 2010 Pazartesi

Mor ve Ötesi Araf

Asteriks'le Oburiks'in yeni şarkısıymış. İkisi de habersizce sevmiş hem de bu şarkıyı. O zaman araf'ta kalmadan dinleyelim.

29 Mayıs 2010 Cumartesi



"buruşturularak atılmış bir kağıt parçası gibiyim.
içimde kalkıp gidenlerden doğan boşlukların ağırlığı.
ve sevmek.
ve korkmak;
ve nasıl,
uzaydaymışım gibi yalnızım."

Cahit Zarifoğlu


Asteriks

28 Mayıs 2010 Cuma

Yaz geldii bi de şu gereksiz sınavdan kurtulsak.. :D

Keşkelerin olmadığı bir yerde
Yaşamak isterdim
Yalanların aktığı bir yerde susamak isterdim


http://www.dailymotion.com/video/xcsk4r_hande-yener-bodrum-2010_music 

Oburiks

26 Mayıs 2010 Çarşamba

"Affeeeet, nefret ettim senden.."
Benim bi suçum yok tüm suç sende.. ;))


Oburiks

25 Mayıs 2010 Salı

500 Days Of Summer


"This is not a love story, it's a story about love."


Film güzel. Müzikler güzel.
İzlenmeli. İzlettirilmeli.


Asteriks

21 Mayıs 2010 Cuma

Bazen yapılan konuşmalar, verilen cevaplar zorunluluktandır. Karşındakinin beklentisini karşılamak içindir. İçten geldiği için değil.


Asteriks
İmdat blog imdaat!! : D
Oburiks
Demek ki neymiş, gözünle görmeden inanmamak lazımmış..

Oburiks
Artık yorum yapabilme yeteneğimi kaybettiğime inanıyorum, ya da seçecek kelime bulamıyorum, bilemiyorum.. En iyisi susmak..



















Oburiks

20 Mayıs 2010 Perşembe

Fonda piyano, ben düşünüyordum bu akşam bilog.. Yaşlı başlı insanlar arasında üniversite düşünebilme başarısı gösteren az sayıda insandan biri olma mutluğu içindeydim aynı zamanda.. :)
Birden kafamda çink etti; YGS=Yeniden Girecem Seneye Sınavı bundan böyle benim için.. :D
An-la-ya-mı-yo-rum!


Asteriks

19 Mayıs 2010 Çarşamba

 Elmaya armut derken aslında elma dediğimizin de elma olmadığını göremeyiz bazen.. 
En iyisi elmayla armudu karıştırmamak..

 Oburiks
Değerini bil AgantaBurina, teknolojiye hoşçakal dediğim şu günlerde bi sana bişey demedim.. (:    Oburiks
Bilok birisi seninle uğraşıyor sanırım. Dikkat et kendine. Seni değiştirmelerine izin verme.


Asteriks
Kaf dağında masal olsam..
Oburiks

18 Mayıs 2010 Salı

1608704246. kez söylüyorum bilok : İnsanları anlamak zor.


Asteriks
Sanki borsa senedi..
Oburiks

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Kalbimde revizyona gideceğim.


Asteriks
Mesela sadece adını bildiğin bir şeyin kafanda resmini çizersin. Onun rengini, şeklini tahmin edersin. Sonra o "şey"in kendisini görünce bir bakarsın ki senin hayal ettiğin hiçbir şey aynı değilmiş. İnsanlar için de böyle olur. İlk kez gördüğün her insan hakkında bir fikrin vardır iyi ya da kötü. Şans bu ya sen ne düşünürsen tersi çıkar hep. Bir an yok ki yanılmayayım.


Asteriks

Maroon 5 - She will be loved - With lyrics!

14 Mayıs 2010 Cuma

Hoşçakal bilok, belki uçak düşer bi daha görüşemeyiz.. 
Oburiks