30 Haziran 2010 Çarşamba

Ruhumuzun bulutlu olduğu zamanlar vardır. O bulutlar öyle bir kaplar ki her bir yanı ne taraftan bakılırsa bakılsın gökyüzünün maviliği görünmez. Bulutların dağılması için ya yağmur yağmalıdır ya da güneş ortaya çıkıp dağıtmalıdır bütün bulutları. Bazıları yağmuru seçer, yağmur yağarsa hüznün dağılacağına inanırlar, yağmurun hüznü yıkayacağına. Bazıları güneşi arar. Bu güneş bir dost ya da hiç tanımadığı bir insan. O güneş yüzünü göstermeye başladığı andan itibaren mavi ortaya çıkar ve ruh hüzünden sıyrılmaya başlar. Mutluluk yakındır.
Mavi ve güneşli günler.

Asteriks

27 Haziran 2010 Pazar

Dertler derya olmuş..

Sanırım ben hayatı kendim için yaşamayı öğrenemedim bilog.. Hayat benim, herkes gidici, bana kalacak yine tek benim diyemiyorum bi türlü.. Yanımdaki mutlu olsun ben nasılsa bulurum bi yolunu diyorum.. Bencil olmayı öğrenemedim; halbuki çevremde o kadar çok bencil var ki.. Bi de üzmemek için üzülmeyi âdet edindim kendime, geçer bunlar sanırım bilog.. Çocukluk salaklıkları diyip geçesim var ama pek çocukluk kalmadı sanki..

Bu aralar bi de kuruntulu oldum Aganto, kuruntu yaptığım şeyler de incir çekirdeğini doldurmaz cinsten.. Hayatta hep kafama takacak bişey bulabilmemden ötürü alkış istiyorum hepinizden..

Haa aklıma gelmişken ben "hayır" demeyi de bilmiyorum biloogg.. Fark ettim de çok sorunluyum be bilog bu işin sonu nolacak acaba.. Ölsem yapmam ben bunu hayır hayır diyorum kendime ama karşıdaki gelip sorunca hayır diyemeyip tabi neden olmasın diyorum.. Allah akıl fikir versin bana..

Ankara hep yağmurlu ve kara bulutlu Burina belki de bu sorunluluğumun nedeni de bu kasvetli havadır..

Bugün daldan dala atladım ama çok uykum var bi de kafam dağınık, kusuruma bakmayın artık.. :)

Hoşçakalınız, en kısa zamanda görüşmek üzereee.. Özleyin beni.. Ben Oburiks.. :))

İsyanım Sana Küçük Canavar!



Sırf sen ve senin gibilerden kaçmak için geceleri kafam dahil her yerimi örterek yatıyorum bu sıcakta. Uyku sırasında zayıf anımda yakaladın dün gecenin bir vakti ısır ısırabildiğin kadar. Saat 3.30 gözümü açmamla dudağımda bir şişlik hissetmem bir oldu. Aynaya baktığımda dudağımın 8 kat şiştiğini, doğal silikona sahip olduğunu gördüm. Tek bir noktadan ısırmayıp ortalasaydın bu durumdan şikayetçi olmayabilirdim.

Gece gece kalkıp buzun içine daldım sırf o şişlik biraz olsun insin diye. Ben buzla akraba olurken odanın içinde bir savaş hali: annem sineği öldürmeye çalışıyor. Benimse dünya umurumda değil, sanki dudağı şişen ben değilmişim gibi yine kafama kadar çekip uyumaya çalışıyorum.

Diyeceğim şu ki bu sineklerin soyu tükense mesela. Dinazorların yanına yollasak onları da. Ekolojik denge falan bunlar boş şeyler, fani şeyler.
Önemli olan burda insanların vücudunda açılan yaralar, bölünen uykular.

Ben cani değilim sadece uyumaya çalışan bir bireyim.

Not: Dudağım sabah eski haline dönmüştür.


Asteriks

24 Haziran 2010 Perşembe

Holalaa Aganta Halkı,
Ankara buz gibi, yağmur yağıp duruyor.. Gün boyu evdeyim, bi de teknolojiden uzak kalmak öyle zor ki anlatamam. Elektrik kesilir TV yok, laptop saklanır internet yok, telefon kafayı yer, SMS yok.. Bunların içinde en zoru telefonsuzluk oldu bilog.. Elim ayağım olmuş bu telefon benim.. Ama sanırım telefon değil telefondakiler özlediklerim..
Sınav düşüncesinden de hala kurtulamadım, her gece rüyamda ya tercih yapıyorum, ya sonuçlar açıklanıyor, bir an önce tamamen bitse de kurtulsam..


Dün 5 yaşındaki kuzenim, çok mutsuzum odamda yalnız kalmaya çok ihtiyacım var lütfen odamdan çıkar mısın dedi bana Aganta, çok şaşırttı beni kerata, günler böyle şaşırıp mutlu olmakla geçiyor işte.. Hafta sonu olsa da gezsek biraz, hep ev hep ev sıkıcı.. :D


Mersin'e dönünce de Ribörts bizi bekler Asteriks'm, bi gidemedik..
Şimdi gideyim sonra yine gelirim..

Sağlıcakla kalın Burinacanlar.. :D

Oburiks

23 Haziran 2010 Çarşamba

Şehrin Aynaları




Kitabı uzun uzadıya anlatmayacağım, kitaptaki olayları da. Zaten anlatmaya kalksam toparlayamam da. İlk başta karışık geliyor, çünkü bölümler kısa ve her bölümde başka birinden bahsediyor. Kitabın ortalarına doğru biraz biraz anlamaya başlıyor insan. Mesela kitapta baya ilerlememe rağmen nerede ve kaç yılında geçtiğini zar zor anladım. (Hayır ben salak değilim.) Elif Şafak'ın diğer kitaplarına benzemiyor ama dili çok güzel ve sonu şaşırtıyor. Yine de Elif Şafak okumamış birine bu kitaptan başlamasını tavsiye etmem.
Kitapta altını çizdiğim cümlelerin bir kısmını ekleyeceğim buraya.


"Durup omuzlarından sarsmak istiyordu hüznü; neyin peşinde olduğunu duymak istiyordu."

-----------

"Gayet iyi biliyordu ki hüzün denilen şey tıpkı siyah, dalgalı saçlarının arasına nasılsa yerleşivermiş beyaz bir saç teline benziyordu. Hüzün, kopardıkça çoğalıyor, çoğaldıkça arsızlaşıyordu."

-----------

"Mutluluğun ardından gelebilecek bir elemin yaratacağı hüsrandan değil, mutluluğun kendisinden korkuyordu."

-----------

"İnsan bazen bir haritaya ihtiyaç duyar. Hiç gitmediği ya da hep gittiği bir yerin haritasına değil; bir daha asla gidemeyeceği bir yerin haritasına. Geçmişi bir rüya olmaktan çıkartıp oranın hep var olduğuna ve geleceği ümitsizlikten kurtarıp oranın hep öyle kalacağına inandıracak bir haritaya. İnsan bazen sevgilisinin haritasını çıkarmaya ihtiyaç duyar. Terk edilmenin acısını unutturup, acısını çoğaltacak bir haritaya."

-----------

"Hem zaten, çok geçmeden kabuk bağlardı her yara."

-----------

"Güllerin aksine, içine konduğu vazoda hiçbir zaman mutlu olamayacağını biliyor."

-----------

"Hatıralar bu kadar ıstırap verdiğine göre, en iyisi hiç hatırlamamaktı. Hiç hatırlamamak, mutlak ölüm demek olsa da!"

-----------

"-Dünyayı gezip görmek isterdim.
-Boşversene; benim için, ben neredeysem dünya oradadır.
-Ah, anlıyorum; kainatın bu kadar küçük mü olduğunu sanıyorsun?
-Hayır, sadece, ben bu kadar büyüğüm!"

-----------

"Ve kuvvetle hissediyordu birken iki olabilenin, iki iken sıfır olabileceğini."

-----------

"Hissetmemek bir meziyettir bazen; donmuş bileklerini kesemez insan.
Hissetmemek bir eziyettir bazen; donmuş bileklerini kesemez insan."

-----------

"Aşk sonradan gelmez hiçbir zaman. Varsa vardır, o kadar."



Asteriks

22 Haziran 2010 Salı

Bilok okul kapandı, mezun olduk hatta sınavı bile atlattık ama hiçbirini yazmadık buraya. Okulun son günü o kadar çok beklettiler ki güneşin altında neredeyse sınava giremeyecektik. :P Üniversiteye gidip görelim dedik nerede gireceğimizi. Daha üniversiteyi kazanmadan nasıl rezil olacağımızı yaşadık. Hiçbi yeri bilmiyoruz, yemek alırken zaten neler yaşadığımızı bi biz bir de Allah bilir. :D Her neyse atlattık o günü ve sınav günü sabah saatler geçmek bilmedi. Saat 14:30'a sınav mı konurmuş diye baya sövdüm ben sınav öncesi. Sınav geçti gitti. Kimisi mutlu oldu, kimisi üzüldü.

Şimdi biz sözde tatildeyiz ama hala üstümden atamadım sınav zamanını. Sabahları gözümü açtığımda kalkayım da test çözeyim diyorum sonra internette çok vakit geçirince vicdan azabı çekiyorum falan. Ama geçer umutluyum. :p Bir de şöyle bir şey var tatil çok sıkıcı bir şey ya. Böyle sabah kalkıyosun yapacak bir şey yok. Televizyon zaten izdivaç programlarından geçilmiyor. Bütün diziler bitti akşam izleyecek bir şey yok. Öyle geçip gidiyor işte.

Oburiks tatilde. Geziyor.

Asteriks Mersin'den bildirdi şimdi hava durumu.

6 Haziran 2010 Pazar

Sabaha hiç bi şey hatırlamıyor olabilirim bilok.. :D
İyi ki gitmişim meezuniyetee, delirdik, çıldırdık, gececiler yanımızda halt etmiş.. :D
Seviyorum 7 koca kafayı ve koca kafaların kafa hocalarını iyi ki var herkes.. :)
Yedik, içtik, eğlendik.. En kötü günümüz böyle olsuuunn.. :D

Oburiks

5 Haziran 2010 Cumartesi

Gecenin Getirdiği Saçmalamalar

*Geçmişi anmayı pek sevmem. Ama hafızam sürekli geçmişi hatırlatmakta ısrarlı. Daha önce yaşadığım bir anı saniyelik de olsa tekrar yaşıyorum. 1 kere gittiğim bir evde o anı yaşarken görüyorum kendimi.

*Kalabalık ortamlardan hiç hoşlanmıyorum. Kasılıyorum baya bir.

*Bazı şarkılar var ki benim için çok önemlidir. Hatta benimle birlikte yaşıyorlar diyebilirim.

*Kendimle çok konuşuyorum. Öyle ki iç sesime bir isim bulmalıyım. Yoksa iletişimimiz zor olacak.

*Sevdiğim insanların mutluluğu için istemediğim şeyleri yapabilirim zaman zaman.

*Sevdiğim insanlar demişken bir şeyleri ya da birilerini çok sevememe hastalığı var bende sanırım.

*Beni tanımayanlar hep soğuk bulurlar, haklılar bence de soğuğum. Selam olsun.

*Nedendir bilmem genelde "neden"i "niye"ye tercih ederim, ama çoğu zaman niye derim/yazarım.

*Takıntılarım var. Bunlardan son zamanlarda en çok uğraştığım muslukları tek damla damlamayıncaya kadar kapatmak. Yatağımdan kalkıyorum kapatmaya.

*Isırarak yemek yemeyi unuttum, hayatımın geri kalanını böyle geçirmek istemiyorum. =D

*Bazen kendimi gerizekalı gibi hissediyorum. Bazen de çöp.

*Gecenin bir vakti burda ne yapıyorsun diyecek olan olursa verecek cevabım yok. Şu anda yatakta olmam gerek hatta. Çünkü yarın mezuniyet balomuz var ve hayatımda ilk defa 5 saatimi kuaförde geçireceğim.

*Kuaförlerden nefret ediyorum.

*Son olarak yarın topukluyla yakın bir ilişki kuracak olma fikri beni korkutuyor.


Asteriks

4 Haziran 2010 Cuma

Normal olsaydık görmem gereken bi insan vardı.. Ama hiç görmedim, dün itibariyle bi daha da göremem zaten..
Oburiks

3 Haziran 2010 Perşembe