26 Eylül 2010 Pazar

Kararsızlık başa bela azizim

Bilindiği üzre ya da bilinmediği bilemiyorum ben, Oburiks ve Zaman Kaybı aynı üniversite ve aynı bölümü kazandık. Hazırlık sınıfını atlamak için bir sınav yapıldı 2 hafta önce ama biz girmedik bu sınava ki ben girenlerin çoğunun da kalacağını düşünüyordum. Gel gelelim ki sınav sonuçları açıklandı ve bölümdeki 67 kişiden 55'i atlamış hazırlığı. Şimdi ben buna sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Hazırlık okumanın iyi ve kötü yönlerine bakıp sonra karar vereceğim ruh halime.


Hazırlık okumanın iyi yönleri:
*Haftada 20 saat dersimiz olacak.
*Bu derslerin hepsi İngilizce olacağı için başka bir şeye kafa patlatmamıza gerek kalmayacak.
*1 sene boyunca sınava hazırlanmanın yorgunluğu bu sene hazırlıkta atacağımıza inanıyorum.
*Hazır üniversiteyi kazanmışken doya doya 5 yıl okuyacağız.
*Vize, final derdimiz olmayacak.
*Gideceğimiz şehre alışmak için bir geçiş dönemi olacak.
*Geveze'den kurtulduk çünkü o hazırlığı atladı. (Geveze'nin kim olduğunu aşağılarda bir yerlerde anlatacağım.)
*İngilizce'yi sadece teste yönelik öğrendiğimiz için konuşmayı öğreneceğiz.

Hazırlık okumanın kötü yönleri:
*Bölüme geçtiğimizde -herkes geçerse- sadece 12 kişi 2010 girişli olacak diğerleri bizden 1 yaş küçük olacaklar.
*Mezun olduğumuzda 23 yaşında olacağız.
*Bizimle aynı yıl üniversiteye girip de hazırlığı atlayanlar bizden önce seçmeli derslerini alıp başka başka diller öğrenmeye başlayacaklar.
*Bizden 1 yıl önce hayata atılacaklar.
*Onlar çeviri tekniklerini öğrenirken biz hala gramer kitaplarıyla uğraşıyor olacağız.
*Sınava girmediğimiz için alt kurdan başlayacağız. "ey, bi, ci, di..." dememeyi umuyorum.


Geveze'nin kim olduğuna gelirsek tercih sonuçları açıklandıktan sonra facebookta 2010 girişlileri kaynaştırmak amaçlı gruplar kuruldu. Biz de katıldık bu gruplara, herkes bölümünü yazıyordu ve aynı bölümden olanlarla tanışıyordu. Ben de böyle bir hata yapıp yazdım bölümümü, Geveze ekledi beni. "Sen benim ilk arkadaşımsın, çok mutluyum." gibisinden şeyler söyledi. İlk başta her sorduğuna cevap verip yardımcı olmaya çalıştım. Yurda başvuru yapacak nasıl yapacağını nerelere ne yazacağını bana soruyor, Kyk'ya başvuru yapacak onu bana soruyor. Ben kendimi yetkili biri gibi hissetmeye başladım artık. Oburiks'i de eklemişti. Onunla konuşurken "Biz şimdiden grubu kurduk, inşallah hiç dağılmayız." demiş. Kız kendi kendine grup kurmuş bizimle. Neyse ki geçti hazırlığı da kurtulduk ondan. Bir de bu hazırlığı geçti diye facebookta neler neler yazıyor. "Kendimle gurur duyuyorum.", "Zafer benim." vs. vs. Lan n'oluyo hazırlığı geçtin en birinci olmadın.

Hazırlığın iyi mi kötü mü olduğuna hala karar veremedim.

Asteriks

23 Eylül 2010 Perşembe

Mmm, şey Ankara mı? Bugün gitmesek olmaz mı? Ben gitmeden yapamazlar mı kaydımı? Mümkünse ben açıköğretime geçsem, mümkün müdür? Yanlış anlamayın, severim Ankarayı ama ne bileyim hiç gidesim yok benim.. Anasınıfına yeniden başlasam, boyama falan yapsak, çizgileri düz çekmeye çalışsak, parka gidip oyun oynasak daha eğlenceli değil mi sizce de?


Oburiks ~

20 Eylül 2010 Pazartesi

Gitmeyi çok istemesem de gidiş vakti yaklaşıyor.. Artık gidiş moduna girip alışveriş yapmak lazımdı, düştük bugün yollara.. Yola çıkarken ne alacağımı bilmiyordum, hedefe vardık hala ne alacağımı bilmiyordum aslında hedefe de bilerek gitmemiştim.. Gideceğim şehirde havalar nasıl ne biliyim ben.. Hep yaz aylarında gittim ben oraya, kışın hangi zamanında ne giyilir bilemedim o nedenle her telden çalarak aldım bişeyler.. Sonra ıvır zıvır topladım geldim eve ama ayaklarıma kara sular indi.. :D

Her şey iyi hoş da benim hala kalacak yerim yok a dostlar..  Bu kadar eşyayla sokakta kalmam umarım ama inanıyorum ben benim de başımı sokacak bi yuvam olacak.. :D

Şimdiden özledim liseyi, her şey ne güzeldi lisede, laylayloomdu hayat.. Evde ne yemekle ilgim vardı ne çamaşır yıkamakla ne de ütü yapmakla.. Şimdi iş başa düştü hadi bakalım kolay gelsiin.. :D  

Oburiks ~

16 Eylül 2010 Perşembe

Bu yazı bir sıkıntı ürünüdür.

Sözde üniversite kazandım ya ben en geç açılan okulu kazanmışım kazana kazana. Herkesi birer birer yolcu edip evde pineklemeye devam ediyorum. Artık internetten gına geldi ki bu sebepten okula ilk gittiğimde bilgisayar götürmeyeceğim. Biraz normal hayata karışmalıyım. Sürekli müzik ve film listesi yapıyorum. Ordaki internetin ağzına sıçacağım anlaşıldı bu şekilde.
Nasıl bir sıkıntı yaşadığımı kimse tahmin edemez. Diziler başlıyor yavaş yavaş iyi ki! Dün akşam bir önceki gün izlediğim dizinin tekrarını verdikleri için izlemeyeyim dedim. Düşünüyorum yapacak bir şey yok. Oturdum boşboş sokağı izledim. Yaşlı bir kadın yürüyemiyordu koluna girenlerin ne kadar bencil olduğunu düşündüm çünkü kadını hızlı hızlı yürütmeye çalışıyorlardı. Bir çiftin karşı apartmanda hangi dairede oturduklarını bulmaya çalıştım. Baktım ki sokakta malzeme kalmadı mecburen diziyi tekrar izlemeye gittim. Sıkıntım geçer belki diye 11'de uyumayı planladım ama üşendiğimden uyumadım.

Şimdi gözüme takıldı da feysbukta kendi yazdığın şeyi beğenmek de ne oluyor yahu? Kendi fotoğrafını beğenenler var bir de. Tanrım uzak dursunlar.

Gitmeme 15 gün olmasına rağmen ben hazırlıklarımı nerdeyse bitirdim. Valize yerleştirmek kaldı bir tek. Benden büyük valizi nasıl taşıyacağımı da bilmiyorum zaten. Yurtta asansör yok. Artık bel fıtığı mı olurum yoksa merdivenlerden valizle birlikte yuvarlanıp bir yerlerimi mi kırarım bilemiyorum.

Oda arkadaşlarım çirkef olurlarsa seçtiğim yatağı elimden alırlarsa stresini yaşıyorum resmen!

Hazırlık sınavına girenlerin geçmesini istemiyorum. Bencilim evet! Ben girmedim hazırlık okuyacağım onlar niye giriyor ki? Benden önce mezun olmasınlar yani.

Şu resimdeki büyük 'i' çok fazla gözüme batıyor ama başka bir şey bulamadım. Hatasız kul olmaz diye boşuna dememiş Orhan Baba.

Daldan dala atlayarak yazdığım bir yazının daha sonuna geldik. Sıkıntı ürünü olduğunu söylemiştim bakma öyle!

Asteriks

7 Eylül 2010 Salı

Bit Palas



Ben sustum artık kitaplar konuşuyor.

"Endişelenmeye başladığımda, nerede ne zaman ne söylemem gerektiğini karıştırdığımda, insanların bakışlarından korktuğumda, insanların bakışlarından korktuğumu belli etmemeye çalıştığımda, tanımak istediğim birine kendimi tanıtmak istediğimde, aslında kendimi ne kadar az tanıdığımı bilmezden geldiğimde, geçmiş canımı yaktığında, geleceğin de daha ala olmayacağını kabullenemediğimde, ne bulunduğum yerde, ne de göründüğüm insan olmayı içime sindirebildiğimde...saçmalarım."

----------

"Gidemeyenler'den olmanın en kötü yanı gidememek değil, kalamamaktır aslında..." 

----------

"Her canlının ölümünün rengi farklıydı."

----------

"...bir tekrarlar silsilesidir yaşam; başı ve sonu yoktur."

----------

"...böyle bir şeydi mazi. Kilimin üzerine dökülüvermiş kırıntılara benzemezdi. İnsan, canı istediği zaman pencereyi açıp, mazisini çırpamazdı."

----------

"...ne zaman birini bundan böyle sevmemeye karar versek kendi kendimize, ondan bizde kalan eşyalarla hesaplaşırız öncelikle."

----------

"Böyle aralara serpiştirilmiş yabani suskunluklar, aynı dili konuşmayanların sohbetlerinin nakaratlarıdır; belli aralıklarla tekrarlanır."

----------

"Sarhoşların araba sürmeleri sakıncalıdır. Bunu herkes teslim eder. Ne var ki, sarhoşların telefonu kullanmaları, araba kullanmalarından çok daha ölümcül sonuçlar doğurabildiği halde bu konuda hiçbir düzenleme mevcut değildir. Sarhoşken araba kullananlar rasgele hedeflere çarpar: aniden karşılarına çıkan talihsiz bir ağaç, kendi halinde seyreden ilgisiz bir araç...ne bir kasıt vardır bu kazalarda, ne de bir amaç. Sarhoşken telefonu kullananlar ise gidip mutlaka sevdiklerine çarpar."

----------

"Topal bir adam dans edemiyorsa, tabii dans edemez çünkü topal deriz. Ama aynı anda mahir bir dansçıysa, o zaman da deriz ki, tabii ötekilerden daha iyi olacak, çünkü topal."

----------

"Aşk nörokimyasal bir düzenektir. Ve en sadık aşıklar da kuş beyinlidir. Eğer seneler sonra hala kocasına körkütük aşık bir kadın görürsen, bil ki belleği tıpkı bir baştankaranın belleği gibi çalışıyor."

----------

"Kapalı bir sandığın içinde günışığına çıkmayı bekleyen, kıymeti bilinmemiş bir define değilim ben. Hakkımda soracağın her sorunun cevabı üç aşağı beş yukarı sende saklı zaten. Beni keşfetmeye çalışmanı da, keşfettiğini sanmanı da istemem. Tanımak zorunda değiliz birbirimizi, daha bir arpa boyu tanıyamamışken kendimizi. Başkaları hakkında edinilen bilgiler, çöplükten gelişigüzel çıkarılan yiyeceklere benzer. Tadına varamayacak olduktan sonra, kokutmaz zorunda değiliz beynimizde."

----------

"Anladım ki benim içimi cız ettiren, ona vız geliyor."


Asteriks

5 Eylül 2010 Pazar






Bana bundan alacak kişiyi sevmemem için bir sebep yok. Hı hı bence de.

Asteriks

4 Eylül 2010 Cumartesi

Bekledim de gelmedin

Düşündüm de bu sene neredeyse beklemekle geçti hep. Önce Ygs'nin gelmesini bekledik. O geçip gitti, Lys'yi bekledik. O da bitince huzura erdik sandık ama aslında her şey yeni başlıyordu. Sınav sonuçlarını beklemek gerçekten ölüm gibiydi. Her gün herkesle aynı muhabbeti yapıyorduk. Ne kadar sınavdan konuşmayalım desek de konu dönüp dolaşıp ona geliyordu. Lys sonuçları açıklandı bu sefer tercih dönemini beklemeye başladık. O zamana kadar biraz kararsızlık yaşadım özel üniversite yazıp yazmama konusunda ama tercihlerimi de yapınca rahat olacağımı düşündüm. Tercihleri yaptık. Hemen hemen belliydi kimin nereye gideceği. Tercih sonuçlarını açıklamak için çok bekletmediler neyse ki. Yine de bekledik! Üniversiteler belli oldu. Üzüldük, sevindik. Şimdi de yurt ve burs için başvurular yapıp onun sonucunu bekleyecektik. Yurtlar açıklandı. Burslar için HALA bekliyoruz. Kayıt için gerekli belgeleri hazırlayıp kayıt tarihini bekledik. Kayda gittik sırada bekledik. Bir salona aldılar konuşma yaptılar. Konuşmanın bitmesini bekledik. Sonra tekrar sıraya girip bekledik. Yurda kaydımı yaptırdım ama bu bayanla aynı odada kalabilmek için onun gelmesini bekledik. Otobüs saatinin gelmesini bekledik. Saatler bir an önce geçse de uyusak diye bekledik. Şu an büyük bir sabırla okulun açılmasını bekliyorum. En geç de bizimki açılıyor. Çok şanslıyım evet! SIKILDIM BEN ARTIK BEKLEMEKTEN. KISACA BUNU SÖYLEMEK İSTEDİM. HAYIR BAĞIRMIYORUM.

Asteriks